Her mesleğin kendine has rozetleri vardır. O rozet onurla taşınır…
Ben de İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin (İGC) onurlu bir üyesi olarak bu rozetimi göğsümün üzerinde işte bu duygulara taşıyorum. Cemiyetimizin kuruluşunun 76. Yılı törenle kutlandı. Ogün bir Cemiyet Şeref Divanı üyesi olarak İGC’ ye yeni üye olan 75 gazeteciye rozetlerinin takılışı sırasında yaşadıkları heyecanı inanın onlarla bir kere daha yaşadım… Ah! Meslekler ve rozetleri… O kadar çok ki, örnek olsun diye birkaçını sayayım; Gazeteciler, eğitimciler, doktorlar, eczacılar… Eczacı rozetindeki kadeh Heygieila’ nın kabının simgesidir. Bir başka görüşe göre yılan, kaba zehrini bırakmakta ve bu zehirden ilaç gibi şifa umulmaktadır. Eczacılığın babaları olarak Galen ve Biruni bilinir. Bergama doğumlu Galen, 129-216 yılları arasında yaşadığı bilinen hekim, bilim adamı ve filozoftur. Galen hekimliği kadar yaptığı ve kullandığı ilaç tertipleri ile de tanınmıştır. Müshil tertipleri ve tiryak formülü çok meşhur olmuştur. Galen, kullandığı ilaç tertiplerini kendi hazırlamış bu yüzden hekim olduğu kadar eczacı olarak da kabul edilmiştir. 500 kadar bitkisel, hayvansal ve mineral drogun tarifini yapmış ve etkilerini belirtmiştir. İşte Galen’ in eczacılığın babası olarak kabul edilmesi ilaç tertiplerini kendisinin hazırlamasından kaynaklanmaktadır. İsterseniz, bugünümüze dönüp bu mesleği “aile boyu” yapan dostlarımla sizleri tanıştırayım…
***
Bir aile düşünün ki ailenin tüm fertleri eczacılık fakültesi mezunu, eczacı olarak çalışıyor. Kılıççıoğlu Ailesi’nden söz ediyorum. Ailenin en küçük, en yeni eczacısı Elif Öykü Kılıççıoğlu ile Pasaport’ ta Akdeniz Caddesindeki eczanesinde buluştuk. Ailenden, eczacılıktan, eczacı sevgisinden bahset dedim. Daha sonra da salgın dönemi, eczacıların sorunlarından söz etmemesini isteyince, çok güzel karşılıklar aldım.
“Annem ve babam 1991’de eczacılık mesleğine atıldılar. Abim 2018, ben ise 2020 yılı Eczacılık Fakültesi mezunuyuz. Abim şu an babamın eczanesinde İzmir’de Balçova semtinde mesul müdür ve ikinci eczacı olarak çalışıyor. Annemin de aynı şekilde İzmir Balçova’da eczanesi. Bense 2021 Eylül ayında Konak Pasaport bölgesinde kendi eczanemi açtım.
Abim de ben de eczanede büyüdük. Aslında bir tercihten çok, olması gerekendi bizim için. Başka bir şey düşünmedik bile. Tüm küçüklük anılarımız Balçova’daki eczanelerimizin sokağında, oradaki mahalleli, esnaf ve esnaf çocuklarıyla geçti. İster istemez eczacılıkla alakalı hep kulak dolgunluğumuz oldu. Çok güzel de bir meslek. Pek düşünmeden olmuşuz, iyi ki de olmuşuz...
Model olmuşlardır tabii. Her zaman hayranlık duyduğum, duyacağım iki insan. Ama bizi hiçbir zaman etkilemeye çalışmadılar. İçten içe istemişlerdir elbet meslektaşları olmamızı. Hatırlıyorum, abimin tercih dönemlerinde babam abime eczacılık tutmazsa diye altlara mimarlık mühendislik de yazalım dediğinde abim izin vermeyip ‘olmazsa seneye tekrar girerim eczacı olmak istiyorum’ dediğini.
Bizim devir almak gibi bir zorunluluğumuz var fakülteye 2013 ve sonrası girişliler olarak. Devir eczane ararken şunu fark ettim ki, eczacılar emeklilik yaşı gelip geçmesine rağmen emekli olunmuyor. Eczanelerini kapatmak istemiyorlar. Emekli olamamak bence eczacılar için büyük bir sorun. Yılların verdiği alışkanlık bir yana, emekli olup da yeterli olmayan bir Bağ kur maaşı ile geçinmek eczacıyı korkutuyor. Dolayısıyla taze bilgileriyle halkı bilinçlendirmek isteyen genç eczacıların da önü kapanmış oluyor. Oysa emeklilik refah bir düzeyde olsa ve kesin bir yaş sınırı gelse genç eczacılara daha bol iş olanağı sağlanır. Diğer en gündemdeki önemli sorunumuz ise İ.F.K. (İlaç fiyat kararnamesi)… Günbegün her şeyin fiyatı artarken, ki buna ilaç da dahil, eczacının her gün kâr oranları düşüyor. Bizde kademelere göre kar oranları değişiyor. Belli fiyat üzerindeki ilaçlarda kâr oranları düşük. İlaçlar zam aldıkça bu oran üzerindeki ilaç sayısı da arttığı için kârlılık her gün zorlaşan bu şartlarda azalıyor. Umuyoruz ki daha fazla eczacı zarar görmeden bu duruma artık el atılır.
Pandemi dönemi biz eczacılar için çok zordu. O zamanlar Balçova’daki eczanemizde çalışıyordum. Başta ücretsiz maske dağıtma görevi bizlere verilmişti. Tüm gün eczanede maske dağıtıyorduk, eczane önü kuyruk oluyordu. O bölgede emekli kesim fazlaydı. Sokağa çıkma yasağı olduğu dönemde evlere sürekli servis yaptık. Bu bizler için zor ve tehlikeliydi. Hastaneye gitmeden ilaç alma başladı, raporlar uzatıldı. Hastadan imza alıp hastaya ilacı ulaştırmak için evlerine gittik geldik o dönemde korkarak tabii. Eczaneye çok kez Covid-19 teşhisiyle hasta geldi. Büyük risk altındaydık doğrusu. Maalesef birçok meslektaşımızın ve teknisyenimizin vefat haberleri bizi çok üzdü.
Kira artışlarının böyle bir enflasyonda etkilemediği sektör kalmamıştır muhtemelen. Sadece artan kira değil etkilenen, tüm giderler... Bir de bahsettiğim gibi kârlılığımız da düşünce, birçok eczacı eczanesini kapatmak durumunda kaldı. Üstesinden gelmek hiç de kolay değil böyle bir sürecin. Dükkan sahipleri belki kendilerince haklılar! Geçimlerini ona göre sağlıyorlar ama açıklanan yasal oranlar üzerinde kira artışı istenmesi ile ben dahil birçok meslektaşım karşı karşıya kaldı. Böyle bir süreçte belki bir oransal kısıtlama ticari kiralar için de getirilebilir.
Daha güvenli, daha saygın bir meslek olmalı. Arada kalmış bir meslek olarak görülüyoruz. Biz tüccar, esnaf değiliz. Biz eczacıyız. Biz halkın en kolay ulaşabildiği sağlık kuruluşuyuz. Sağlık için en öndeki görevdeyiz. İsteğimiz güvenlik ve saygınlıksa bu toplumun bilinciyle mümkündür. Yalnız bizim için değil, tüm sağlıkçılara...
Hastalarımıza ilaçlarını, takviyelerini en güvenli şekilde ulaştırmak en önemli işimiz. İlaçta 3 önemli kıstas vardır: etkinlik, güvenlik ve standardizasyon. Hazırladığımız majistral ilaçlar dışındaki ilaçların standardizasyonu ilaç firmaları sorumluluğunda ve kapsamlı analizler sonucunda raflarımıza geliyor fakat etkinlik ve güvenlik bizim kontrolümüzde. Hangi ilacın ne kadar ve ne zaman kullanılacağı, kimlerin kullanamayacağı en son bizim kontrolümüzden geçiyor. Polifarmasi denilen çoklu ilaç tedavilerinde ilaç etkileşimleri oldukça yaygın bir durumdur, hastalarımızın ilaçlarının kontrolünü tek tek yapıyoruz.
Fiyat politikalarından dolayı birçok ilaca ulaşmak çok zorlaştı. Bu ilaçlar yaşamak için hastanın kullanmak mecburiyetinde olduğu ilaçlar. Gün içinde kaç defa tek tek depoları arıyoruz. Depolar tüm ülkedeki diğer şubelerini kontrol ediyor. Bulabilirsek şanslıyız diyoruz. Bir insanın şansa bağlı olmamalı hayatı. Çok can sıkıcı ama gerçekler maalesef. Diliyorum güzel günler gelecek...”