Değerli okurlarım, Sizlerle bu sütunumda buluşmak için inanın, Cuma günlerini iple çekiyorum. Dün bilgisayarım karşısına geçip klavye, yani alfabe tuşlarına parmaklarımı uzattığımda yerel bir radyodan yükselen “Bir şafaktan, bir şafağa/ Bir akşamdan bir akşama /Merhaba demeden daha / Bu gitmeler gitme değil. “ Türkü-Şarkı sözleri yükselmesin mi?
Zülfü Livaneli’nin bu akıcı şarkısı günümüzdeki seçim atmosferine de uygun düştüğü için! inanın, rahmetli Fuat Baksı hocamın “ Bir bahar akşamı, rastladım size” diye başlayan şarkışında ki gibi “sevinçli bir telaş” içindeydim…
Evet,” Bir genel seçimden, bir yerel seçime” gidiyoruz. Genel seçimi kazanan Cumhur başkanı Erdoğan’ın AK Partisi yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri için Büyükşehirlerde CHP adaylarının karşısına geçip adeta eski İstanbul Belediye Başkanlığı dönemindeki gibi hırsla seçmenlerine ateşli sözlerle direktifler yağdırıyor…
Genel seçimi ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ nu kaybeden CHP, Yeni ve genç Genel Başkanı Özgür Özel’le “Değişim” sloganı ile birçok başarılı Belediye Başkanının üstünü çizip yeni ve bir bakıma tanınmamış! isimlerle yola çıktı. Tabii ki, “Hayırlı olsun” demekten başka bir şey yok! Özellikle İzmir’de adeta bir “Özgür Özel depremi” yaşandı. Öyle ya, İzmir’de metro, tramvay konusunda ses getiren tecrübeli Başkan Tunç Soyer’ in hafta sonunda Karşıyaka- Çiğli tramvayını hizmete sokarken aldığı alkış ve dualar adeta yok sayılarak “takdir “ yerine “rütbeyi tenzil” alması çeşitli yorumlara yol açtı!.
Bakın, “Çiğli Tramvayı” için benim söyleyeceğim tek söz şu: İHTİRAS TRAMVAYI ! Şahsen bu tramvayın “ihtiras” değil, “arzu tramvayı” olmasını beklerdim…Burada Tunç Soyer Başkan’a son dakikada sessiz sedasız yol verilmesi de kendisinin dediği gibi siyasi bir nezaketsizlik! Bu arada “Özgür Özel depremi” de İzmir’in 30 ilçesinde 27 Başkanını da beraberinde alıp götürdü! Özellikle şimdi İstanbul’da Ekrem İmamoğlu , Ankara’ da Mansur Yavaş, depremden etkilenmemiş gibi görünse de, önümüzdeki günlerde Recep Tayyip Erdoğan bakalım nasıl “taktik savaşları” verecek? Bekleyip göreceğiz.
* * *
Bu seçim atmosferinde TBMM’ deki Anayasa savaşları da, tüm avukatların tepkisini çekmesini de bir kenara not etmeyi de ihmal etmemek gerekir, diye düşünmek istiyorum! İsterseniz kulislerde “kimin kaç oy” alacağı konusu tartışılırken 1980’lerden arşivime aldığım şu fıkra ile yazımı noktalayayım:
Adamın biri belediye seçiminde adaylığını koymaya karar vermiş. Karısı küplere binmiş: “Çıldırdın mı sen?” diye bağırmış. “Sana kim oy verir ki? Tabii senden ve benden başka…”
Koca gülümseyerek : “Sen sabret de gör,” der.
Seçimler yapılır, sandıklar açılır, oylar sayılır. Ve bizim adayın tam oy ÜÇ aldığı belli olunca, karısı feryadı bastı. ”Hain… Ben senin hayatında bir başka kadın olduğunu biliyordum zaten.”
* * *
Politikanın halkla, toplumla ilgili; halkın, toplumun yararına olduğu anlamı giderek unutuldu!
Ve ne yazık ki, daha da unutulacağa benziyor…