Bu eşsiz vatan topraklarımız üzerinde esen “Kirli Siyaset” rüzgarları inanıyorum ki, hepimizi 2024’e girmeye az kala çok rahatsız etti. Ben de bu köşeden siz sevgili okurlarım için bu kara bulutları aradan kaldırmak için hayli kalem oynattım! Hele son günlerde siyaset sahnesinde sergilenen tekmeli- yumruklu, hatta Meclis Kürsüsünde kalp krizi geçirip hayatını kaybedenleri görünce yazılarımda pusulamı siyasetin (S) inden diğer S ‘lere yani Spor, Sanata yönlendirdim. Evet 3 S’li köşemden bugün sizlere Sanatla
İlgili mesajlar vermek istiyorum…
Belki çevremde yazar-çizer dostlarımın çok oluşu da çok önemli. Onların yayınladığı kitaplar, katıldıkları toplantı ve sanatsal sunumların rolü büyük… İzmir Türk Koleji’nden (İTK) tanıdığım değerli dostlarım Türkçe-Edebiyat öğretmeni ve ödüllü Nasrettin Hoca kitaplarının ve söyleşilerinin sihirli kalemi Savaş Ünlü, yine oğlu Tanay adına yayınladığı şiir kitabı ile Sevil Özatalar, ardından da İpek Deniz hoca hanımın gönderdiği “İpekçe” kitabı beni rahatlatıp bu haftaki köşemi bir projektör gibi aydınlattı…
Savaş Ünlü, bakın yakın arkadaşı ve meslektaşı İpek Deniz için neler diyor::
“İpek Deniz, Türk Kolejimizin efsaneleşmiş eğitimcilerindendir. Sevilir, sayılır, değer görürdü. Öğrenciler bizleri gerçekten de severdi.. İpek Öğretmenimle dostluğumuz hep sürdü. Her gördüğünde kadifemsi ses tonuyla hal hatır sorardı. Ses tonundaki içtenliği anlamak hiç de zor değildi. Mezunlar Derneğinin Öğretmenler Gününde anılarından oluşan bir kitap yazdıklarını söyledi. Eser yaratanlara sevgim de saygım da daha bir artar. Çok mutlu oldum. Bu yılki Öğretmenler Günü buluşmamızda tüm konuklara imzalayıp verdiler ortaklaşa yazılan bu kitabı. Onca işim, imza günleri, söyleşiler, etkinlikler olmasına karşın yine de kısa sürede okudum anılar demetini. Anlatılanların çoğu tanık olduğum kişiler, olaylardı. Ama onların öncesi sonrası vardı...”
Evet bende ben de kitabına göz attım, devasa sayılabilecek biçimde kalındı, 376 sayfa. İpek Öğretmen anlatmış, yazar Emel Akçay Uzun kaleme almış. Çok da içten, akıcı, insanı sarıp sarmalayan bir niteliği var. Bazı şarkılar vardır. Bestesi ayrı, sözleri ayrı telden çalar. Her satır kulağı, ruhu okşayan bir ezgi gibi akıp gidiyordu. Kitabın son sayfasına geldiğinizde keşke sürseydi demeden edemiyor insan…
Anne karnından başlayan yaşam macerası içtenlik nedeniyle insanın ruhuna çiçekler sunuyor her satırda. mutluluk yaşarken, yaşanan mutluluğu da fark ediyorsunuz.
Kitabın sonunda mermere, taşa kazınacak sözler var: “Atatürk'ün tebessüm eden dudaklarını görüyorum. Ben bir Cumhuriyet öğretmeniyim. Öğrencilerim oldu. Okulum oldu. Yangınlarımı sevinçlerimle söndürdüm. Dersimi anlattım. Hayat, sana İpekçe teşekkür ederim...”
Okumaya başladığınızda elinizden bırakamayacağınız bir kitap olmuş İPEKÇE. Her genç öğretmenin elinin altında olması gereken bir kitap. Anlatanın, bunları yaşayan İpek Deniz'in yüreğine sağlık. Bu anıları yazan, akıcı bir dille bizlere sunan yazar Emel Akçay Uzun'a ne kadar teşekkür etsek azdır. Okumadan geçmeyin...