103 sene öncesinde, bugün de dost olduğunu iddia eden kapitalist sömürgeci devletlerin birinci dünya savaşı galibiyeti sonrası İttifak devletlerinin teslimi ile neticelenince, cephede hiç savaş kaybetmemesine rağmen, işgal edilerek parçalanıp yok edilmeye çalışılan Osmanlı İmparatorluğu Hükümeti tarafından 9. Ordu Müfettişliği göreviyle Anadolu’ya gönderilen Mustafa Kemal`in Samsun`a çıkışı ve esaret altında yaşamayı kendine zül addeden Türk Milletinin, emperyalist, sömürgeci devletlerin söndürdüklerini düşündükleri, ezelden beri var olan bağrındaki özgürlük ateşinin yeniden harlamasına vesile olan kıvılcımın çakıldığı günü ne kadar iyi anlayıp, anlatabildik.
Tarihsel olarak Türk Milletinin yeniden ayağa kalkışının günü sayılan 19 Mayıs, ilk defa 1926 senesinde Gazi Günü adı altında kutlanmış 24 Mayıs 1935`te Atatürk Günü olarak resmîleştirilmiş, Beşiktaş Kurucu Üyesi olan Ahmet Fetgeri Aseni’nin bu günün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanması teklifi, 20 Haziran 1938 tarihinde kanunlaşarak “Gençlik ve Spor Bayramı” adı altında 1981 yılına kadar kutlanmış, 1981 yılında düzenlenen kanunla adı “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak değiştirilmiştir.
Kısaca tarihsel geçmişine baktığımız bu günün önemini ne kadar kavrayabildik. Ülkemizde aydınlık, fikri hür vicdani hür nasıl bir gençlik yetiştirdik ve yetiştirmeye devam ediyoruz diyerek kendimizi şöyle bir yoklarsak, bu konuda son derece kifayetsiz kaldığımızı üzülerek müşahede ederiz.
Her sene 19 Mayıs günü Samsun şehrindeki tütün iskelesinden temsili bir büst veya Şanlı Bayrağımızın iskeleye çıkış töreni ve Türkiye`nin her yerinde olduğu gibi, çelenk konulması, saygı duruşu, İstiklal Marşımızın okunması sonrası, konuşmalar, şiirler, bir takım sportif gösteri ve yarışmalar vs. yapılır ve 19 Mayıs kutlanmış olur! Bu mudur?
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bağrımızdaki ateşi harlayan, gençlik ve sporla birlikte anılan bu günün özelliği unutularak, dirayetli, milleti, maneviyatı, inancına ters düşmeyecek gençlerin yetişmesi ve toplumun refahı için çalışmalar uzunca bir süre yapılmamış, yapanlar ve yapmaya çalışanlar, sömürgeci emperyalist kuklaları tarafından sekteye uğratılmış, bugün de var güçleriyle aynı çaba içinde olan kuklalar ve onların efendilerine, Millet olarak gereken cevabı vermezsek, değil 103, 1003 sene de geçse 19 Mayıs’ı ve vesile olanları layıkıyla kutlayıp, yad etmiş olamayız!
Ankara Üniversitesi (1859 yılında Sultan Abdülmecit zamanında, İstanbul’da kurulan Mekteb-i Mülkiye) SBF öğrenci gençler tarafından “İnek Bayramı” adı altında tertip edilen etkinlik esnasında, Türk toplumunun kahır ekseriyetinin inancı ile alenen dalga geçilmesi ne kadar esef verici ise Mülkiyeliler Birliğinin, 2017 senesindeki benzer bir olay sonrası açılan davadan, şahsın 1926 senesinde kabul edilen Türk Ceza Kanununa göre (1889 İtalyan Zanardelli yasası esasi) beraat ettiğini belirterek, Türk toplumunun büyük çoğunluğunun inancına ne kadar saygılı ve toplumu ne derece iyi tanıdıklarını gösteriyor. Tahsilli olmak, bu mudur!
Okullarda gençlerin, öğrenmenin öncelik olması gerektiğini unutarak, matahmış gibi birbirleriyle kavga etmesine (kız öğrenciler de dahil), delikanlının kendisini terk eden sevgilisine sokak ortasında şiddet uygulamasına yetişkinlerce, kanları kaynıyor yorumuyla duyarsız kalınması, Gençlik ve Spor Bayramının özünün, yetişkinler ve ülkemizin geleceği için kendilerine güvenebileceğimiz gençlerimiz tarafından çok iyi anlaşıldığını gösteriyor. Bu mudur!
Gençlerin her şeyden önce millete güven vermesi lâzımdır. Gazi Mareşal Mustafa Kemal. 26.03.1923
İşin trajikomik yani ülkenin imkanlarından faydalanarak, çeşitli okullardan mezun olan gençler, en ufak olumsuzluk karşısında, vatanımızda geleceğimiz yok korkusuna kapılarak yurt dışına gitmeyi düşünmeye başlıyor, ülke insanı ve vatanın geleceği için çalışmak yerine kaçmayı yeğliyor. Kim ve hangi genç için Bayram!!!
Gençler için vatani işlerde ölmek söz konusu olabilir; fakat korkmak, asla… Mustafa Kemal 1919.
Uzunca süren bir lig maratonu sonunda Trabzonspor şampiyon oldu (Canı gönülden tebrik ederim)
Fırsat buldukça TV’de maçları seyretme imkânım oldu. Maç öncesi seremonideki sporcular ve statta bulunanların hep bir ağızdan İstiklal Marşımızı okumaları son derece duygusal bir o kadar da üzüntü verici oluyordu, müsabakaya çıkan adı Türk olan takımların oyuncularının çoğunluğu İstiklal Marşımızı söyleyemiyorlardı!!!
80 Milyon Türkiye nüfusunun %16’ya yakın kısmı 15-25 yaş aralığında ve ne yazık ki liglerimizde (Süper Lig- TFF 1.Lig) 349 yabancı futbolcu var. Sahi bizim gençlerimizden futbolcu olanlar, futbol oynamayı bilmiyor mu!!!.
Peki kulüplerimiz genç sporcular yetiştirmek onların önünü açacak yatırımlar yapmak yerine, hazırda olan yabancı futbolcu alalım, ülkenin parası dışarı gittiğini önemsemeyen, basta kulüp başkanları olmak kaydıyla yöneticilere soralım; isimlerinden bahsedilsin gündemde kalsınlar diye mi hareket ediyorlar. Bu mudur!!!
Spor yapmayı, futbol oynamayı bilenler ise, saha içerisinde birbirleriyle savaştaymış gibi kavga ediyor, seyircileri tahrik etmemek için bir çaba sarf etmiyor, taşıdıkları formanın hakkını vermek için çalışmak, terlemek yerine doping maddeleri alıyorsa, başarılı olamayacakları icin,1003 sene sonra da aynı şeyler yazılır konuşulur.
“Ben Sporcunun Zeki, Çevik ve Aynı Zamanda Ahlaklı olanını severim.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Gelelim ellerini kıçının üzerinde arkasına toplayıp yolda dövmek için rakip takımın taraftarı arayan, benzin istasyonunda, tren istasyonunda, köprü girişlerinde kıstırdıkları rakip takım taraftarlarına, çocuk kadın demeden saldıran, sözde genç taraftarlara ilaveten, benim ucuz klavye kahramanları diye tabir ettiğim, çeşitli internet mecralarında sevmedikleri, hayat görüşleri ve siyasi fikirlerini beğenmedikleri şahıslarla veya toplumla ilgili basit, galiz yazılarla açıklama yapan, pespayelere. Bunlar mı Türk gençleri! Bu mudur!!!
19 Mayıs 1919 günü yakılan ateşin ebediyen sönmemesi temennisiyle.