Die einen werden willkommen geheißen – die anderen eingesperrt, (Birilerine hoş geldin, birilerine gözaltı) (Der Spiegel/23.03.2022) Polonya`ya kaçan, Ukrayna`da üniversite eğitimi gören Afrikalı gençlere, Polonya`da yapılan insani! muamele. Hümanist Avrupa!
Eski Ahit’te (İncil) beşinci emir şöyledir: "Öldürmeyeceksin." Rus Ortodoks Kilisesi başkanı Patrik I. Cyril bir vaazında; savaşı tüm *Rus* (Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna etnokültürelini içine alan dini birlik) için tehdit olduğunu ve *Karanlık ve düşmanca dış güçlerin kendimizle alay etmesine izin vermemeliyiz* sözleriyle kıvılcıma benzin dökmekte tereddüt etmedi.
Dünya üzerindeki ülke temsilcilerinin (BMGK) insan kıyımına sebep olan Rusya`nın, Ukrayna saldırısını kınayan tasarısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın defalarca dile getirdiği "Dünya Beşten (5) büyüktür"ün kanıtı olarak, beş daimi üyesinden biri olan Rusya tarafından veto edildi. (Filistin lehine, Israil aleyhine alınan kararların ABD tarafından veto edildiği gibi)
Ukrayna`da süren savaş sonrası, kimin haklı olduğu değil, kimin daha güçsüz ve dostları tarafından kandırılmış olduğunun ortaya çıkacağı gerçeğinin bilinciyle, gücümüz yettiğince, emperyalizme karşı, dünya barışı için bir araya gelebilmeliyiz.
1960 ve sonrası çeşitli zamanlarda, *amacı insanlığa hizmet olan Emperyalizmin*!!! ülkemizdeki oyunları, ekonomik yönden sıkıntıya düşülmesine, birliğimizin zedelenmesine, kutuplaşmaya yol açtı.
Emperyalizmin çıkarları doğrultusunda, zaman ve koşullara göre durum ve renk değiştirerek, egemenlik kurmak istediği ülkelerde, gerektiğinde, kullanmış olduğu eski kuklalarını devreden çıkararak, yeni kuklalarıyla devam ettiğini görmekteyiz.
Etrafımızda yaratılan ateş çemberinin ülkemize zarar vermemesi için, emperyalizmin oyunlarına çok dikkat etmemiz gereken bu günlerden, 28 Şubat 1997 tarihindeki postmodern darbenin zeminini hazırlayan, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı gibi kuklaların yerine, İslam dininin simgesi Hz. Muhammed Mustafa`nın mitinglerine katıldığını iddia eden, Demokrasi, anayasa, kanun tanımayan, Milli konularda düşmanın tarafını tercih etmekte beis görmeyen, 15 Temmuz darbecileri ve FETÖ terör örgütüne güzellemeler dizerek savunan, 2018 senesinde, 701 sayılı kanun hükmündeki kararnameyle vakfı kapatılan Alpaslan Kuytul isminde bir şahsı öne sürdüler.
Din tacirliği yapan zat-ı muhterem ve avanesinin, vakıf üyelerinin tutukluluğuna itiraz etmek için yapmış oldukları eylem sırasında, polisin orantısız güç kullandığı yönünde, iktidarı hedef alan muhalefet parti liderlerinin, akademisyenlerin, gazetecilerin bu günkü hümanist söylemleriyle, benzer olaylardaki önceki söylemlerine yada suskunluklarına bakarsak, olayla ilgili hümanizm adına dile getirdikleri sözlerinde samimi olduklarını düşünmek için balık hafızalı olmak gerekir.
17 Kasım 2018`de Fransa`da başlayıp günümüzde devam eden *Sarı yelekliler hareketi* sırasında, kaç Fransız Parti başkanı veya politikacı, kaç hümanist avrupa ülkesi Politikacısı, Avrupalı sivil toplum kuruluşları, akademisyenleri, gazetecileri, Polis orantısız güç kullanıyor! diyerek karşı çıktı, hükümeti eleştirdi?
Ülkemiz üzerinde, Kapitalist emperyalizmin en büyük oyununun, mezhepçilik ve ırkçılık olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Rus ve ABD Emperyalizminin, Suriye`de istedikleri düzenleme işlemi için, ırkçılığı, mezhepçiliği kullanarak, milyonları mülteci durumuna düşürmelerinin devamında, medeni, hümanist, modern Avrupa'nın Suriye`li mültecilerle, Ukrayna'lı mültecilere davrandıkları gibi, aynı şekilde hümanistçe! davrandıklarını büyük bir memnuniyetle izledik, izlemeye devam ediyoruz.
Sıcak savaşı ülkemize sıçratmaya, iç kargaşalık çıkartmaya çalışan, kapitalist emperyalistlere, dün olduğu gibi bugün de şahsi menfaatleri uğruna yardım eden, dahili bedhahlar var.
Savaş yanlısı kapitalist emperyalistler, mazlum insanların kanlarını yeterince ememeyeceklerini anlayınca, başka yerlerde savaş başlatarak, kargaşadan, bunalımdan, kandan beslenmelerine devam ederler.
Hümanist çevreci Batı, katrana bulaşmış, karabatak, martı, ve diğer canlıları kurtarmak için her türlü imkanı kullanmaktan çekinmezken, savaşlar sırasında akan kana bulanan mazlum insanları kurtarmak için çaba gösteriyor mu!.
Yoksa çevreci, hümanist, doğa sevicisi emperyalist batının başlattığı bütün savaşlar, insanların, çevrenin, doğanın yıkımına mı vesile oluyor.
“En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan ne de filan milletler. Bilakis bu, adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde bütün dünyaya hakim olan kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir.”M. Kemal Atatürk, Hakimiyet-i Milliye, 20 temmuz 1920