TV kanallarının hemen hemen hepsinin değişik şekillerde yaptığı yemek yarışması programlarında, dikkatimi çeken husus, her gün değişik bir yarışmacının yaptığı yemeklerin, diğer yarışmacılar tarafından, yeme, içme konusunda uzman, malzemeler konusunda geniş bilgi sahibi, damak tatları gelişmiş, sofra düzenini bilen uzman kişi edasıyla anlamsızca eleştirmeleri oldu.
Bu anlamsız eleştirilerin kaynağının, kazanma hırsı ve kontrol altına alınmadığında, gelini kayınvalidesine karşı saygısızca konuşturan, insanı, aile hayatını, dolayısıyla toplumu olumsuz yönde etkileyecek olan, kendini beğenme duygusu (nefs-i emmare) olduğunu müşahede ettim.
Hırs ve nefisin insan üzerindeki etkisi, kendisi için doğru gördüklerine ulaşma uğrunda, sınır tanımayan tutkuların olması, mal, mülk, makam, mevki, şöhret, gibi şeylere sahip olmak için, her geçen gün çoğalan sonu gelmez istek ve arzularının esiri olup, yaptığı isleri hayır mı, şer mi, haram mı, helal mi demeden, nefsinin kılavuzluğu sonucu, kibirli bir şekilde dünya hayatına meyl etmesiyle ortaya çıkar. Bu davranışların nedeni, tevazu içinde sahip olduklarımızın değerini bilmeden, aklımızın önüne geçen hırsla sahip olamadıklarımızın peşine düşmektir.
İnsan doğumundan itibaren kendisine verilen rollerle, sadece başarıya odaklı bir hayata yönlendirilirse, kişiliksiz, çıkar merkezli, başarılı! hayatın parçası olmak için, ahlak ve maneviyat yoksunu mutsuz hayat sürdürür.
İçinde olumsuzluk barındırsalar da insan aklını kullanarak, doğru ve yanlışı ayırt etme yeteneğine sahip olduğu sürece, kontrol altına alınmış hırs ve nefis, insanları hayatlarında olumlu işler yapmaya yönlendirir.
Hırslı olmak, insanları motive eder, daha başarılı olmaya iter, göz ardı edilmemesi gereken konu, hırs duygusunu doğru yönetebilme başarısını göstermeye bağlıdır.
Kontrol altında tutulamayan hırs ve nefis duygusu, tevazu içerisinde çalışarak yükselen, insanlarda görülmez. Ancak yükselmek için başkalarının sırtına binen, politikacı, sözde din alimi, sanatkâr, sade insanlarda sıklıkla karşımıza çıkar
Ülkesinin insanından çok, emperyalist kapitalist ağababalarına hizmet eden bazı politikacılar, ülke insanının huzur içinde günler geçirmesi için yapabileceklerini açıklamak yerine, kayıkçı kavgasına tutuşarak! (Daha sonra yankesicilerce! Denizdeki bu kavga karaya taşınarak, cami önünde kayıkçı kavgası benzeri düzmece kavgalar ile halkı çevrelerine toplayıp soyuyorlardı) vakit kaybettiriyorlar. Üstelik aşağıda kısaca bahsedeceğim olayda, “Sanatçılara karşı duyarlı ve farklı davranmak gerekir!“ diyerek İslam dininin kutsal değerine duyarlı davranmayan, hakaret edeni savunmakta bir beis görmüyor.
Sözde Din alimleri, basta Gazi Mustafa Kemal`in 3 Mart 1924 senesinde kurduğu, Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması ve Başkanları ile ilgili bugüne kadar yaptıkları nahoş açıklamalarla İslam dinine zarar verdikleri gibi, emperyalist, kapitalist sistemin parçala böl yönet doktrini doğrultusunda, ülkeyi bölmeye çalışan taşeron terör örgütü ve Suriye`deki uzantısı PYD/YPG terör örgütü mensuplarına destek vermek amacıyla Kobani sınırında çadır nöbeti eylemine katılmakta bir beis görmediler.
Bugün sanatkârlar tarafından yapılan (insanımızın yaşantısına! Maneviyatına! ahlakına! tarihine! uygun) Hz,Adem ve Hz Havva`ya saygı dolu! sözleri işleri ve konuşulanları bildiğiniz için, Sanatkar olduğunu iddia edenlerin geçmiş senedeki; halkın geceyi gürültüden uzak (bilhassa sahil şeritlerinde) sakin geçirmesi için korona dönemi sonrası alınan bir takım kararlara sırf siyasi görüşleri uyuşmadığı için hırslarına mağlup olarak; Kusura bakıyoruz, sesi açıyoruz! diyerek karşı çıkmalarını nasıl karşılamalı. (1 Temmuz 2021’den itibaren Müzikli eğlence mekanları saat 24.00 kadar hizmet verebilecekler.)
Maddi kazanç uğruna, manevi hayata zarar veren güncel olaylarla, mübarek Ramazan ayında insanımızın nasıl nefsinin esiri olup hırsına yenildiğini görelim.
İstanbul Sancaktepe'de sabah saatlerinde bir kıraathaneye operasyon düzenlendi. Kumar oynadığı belirlenen 7 kişi ile bu kişilere yer temin ettiği tespit edilen iş yeri yetkilisine cezai işlem uygulandı. (Aksam Gazetesi)
Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde yaşlı bir kadın alışveriş fiş tutarının 50 Lira altında kaldığı için marketin servis aracından şoför tarafından indirildi. Servis şoförüne diğer yolcular tepki gösterirken, yaşlı kadın ise olay yerinden uzaklaştı. (Sabah Gazetesi)
Edirne'de, yere dökülen unları kürekle toplayıp yine lavaş yapımında kullanan fırına toplam 21 bin 296 lira ceza uygulandı. (Milliyet Gazetesi)
Yarışmadan yola çıkarak geldiğim bu noktada, Ramazan ayının manevi havasının ülkemizde insanların nefislerini terbiye ederek, hırslarının sivri yerlerini törpülemeleriyle, yaşadığımız sıkıntılı günleri atlatarak birlikte huzur içerisinde yaşanacak duruma gelmesine yardımcı olmasını, Allah cc niyaz ederim. Hiç birimiz sütten çıkmış ak kaşık değiliz!
Yapmış olduğumuz iş sonrası, yüzümüzün kızarmamasını arzu ediyorsak, nefsimizi terbiye edip, hırsımıza dizgin vurmalıyız.
Bir an ölümü düşünürsek, hissimizi törpüler, doymayan nefsimize gem vurur, yaratılanı sever, yaratana şükrederiz. Öleceğiz yahu!!!