Canlıların hayatlarını idame ettirmeleri için aldıkları besinleri sindirim sonrası hücrelere taşıyan kan ve ulaşımını sağlayan damarların,
İnsan vücudunu (Allah cc yarattığı, Eşrefi mahlûkat olduklarını unutarak), yazılı, görsel basında gördükleri, sözde ünlü! zevatlar gibi olmak için, güzellik! konusunda (güzellik göreceli bir yaklaşım) uzman! olduğunu söyleyen kişilerin tavsiyeleriyle vücutlarında kusurlu gördükleri çeşitli bölgelerini güzelleştirmek!! amacıyla, bir takım dış müdahalelerle, gereksiz ameliyatlarla, anlamsız diyetler ve sağlıksız beslenerek, ruh ve beden sağlıklarını bozuyorlar.
Bu olumsuz davranışların sonucu, vücuttaki kanın akıcılığını kaybetmesi ile ortaya çıkan pıhtının ciğerlere, beyne ve diğer organlara giden besin ve oksijene mani olması, sinir sisteminin doğru çalışmaması, hafıza kaybı, hareket bozukluğu, konuştuğunu hatırlamamak, ne söylediğinin farkında olmamasına, daha da ileri seviyede merkezi sinir sisteminin dumura uğramasıyla felç olan insan, yardıma muhtaç duruma geliyor.
İnsan, vücudunu bünyesine zarar verecek zararlı besinlerden uzak tutarak uyum içinde sağlıklı bir şekilde çalıştırdığı gibi, Bağımsızlığı ve İstikbali için, benliğini kaybetmeden, birilerine benzeme uğruna onların kuyruğuna takılmadan, kim olduğunu, nereden geldiğini, nerede olduğunu, nereye gitmesi gerektiğinin bilinciyle, birlik ve beraberlik içinde, dışarıdaki emperyalist kapitalist sömürgeci ülkelerin dostluğuna ve yerli işbirlikçilerine bel bağlamadan çalışmalı, kendisine ve ülke insanının dostluğuna güvenmeli.
Kendilerini güçlü, demokrat, sözde insancıl gören bazı batılı ülke siyasetçilerinin, ülkemiz aleyhine yapılan çalışmalarda ön saflarda yer almalarının son örneği, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Yunanistan'ın ardından Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret sonrası, T.C Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile yaptığı basın toplantısındaki açıklamaları, Emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda teröre ve teröriste nasıl destek verdiklerini bariz şekilde ortaya koydu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock`un açıklamasının arkasından, T.C. Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu’nun verdiği cevapla ringde abandone olmuş boksör gibi olan Annalena Baerbok da sus pus oluyordu.
Emperyalist, sömürgeci, kapitalist ülke temsilcilerinin gerçek niyetlerini bu denli açıkça dile getirmelerinden rahatsız olmayan, kendi halkına yabancı olan, dahili işbirlikçiler, şahsi ikballeri için, Çavuşoğlu’nun gerçekleri eğmeden bükmeden yüzüne söylemesiyle morali bozulan hanımefendinin, moralini düzeltmek için otel odasında görüşme sırasına girip, T.C. iç politikası (biz Almanya’nın mandası mıyız?) ile ilgili bilgileri verme konusunda birbirleriyle yarışıyorlardı (kişi sevdiği ile beraberdir.)
Kendilerinin ülke insanının refahı ve bağımsızlığı için çalıştıklarını iddia edenlerin harici bedhahlarla yaptıkları işbirliği T.C. kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; Biz Türkler bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz! sözünü ne derece yansıtıyor dersiniz.
Ülkeyi yönetmeye talip olduklarını beyan eden bu gruba dahil politikacılar, siyasetçi olarak terör suçu işlemiş cezaevindeki eski politikacıya yaptıkları destek ziyaretleri, kontrollü darbe söylemleriyle ve darbe suçlularına, KHK`lara verdikleri destekle, Türk aile yapısına aykırı anlaşmayı yeniden yürürlüğe koyacağız demekle, Türkiye`de yaşanan değişikliği kendi özüne dönüşün sert adımlarının sesini, Türk halkının çıplak elleriyle, canları pahasına karşı koyduğu 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra ne yöne doğru bakıp ilerlediğini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır! sözünü anlamadıklarından, Türk milletinin devletine, her ne şartta olursa olsun her daim sahip çıkacağını, görememelerinden kaynaklanıyor.
Damarlarda oluşan tıkanıklıklara, vücudun kabul etmediği zararlı maddelerin yol açtığı gibi, ülke insanına sırtını dönen, insanları tehdit ederek ve aşağılayarak (öğretmen, bürokrat, çiftçi) üstünlük sağladığını düşünen, emperyalist kapitalist sömürgeci dostlarının fikirleriyle, akıllarına giden damarlarında oluşan tıkanıklık sebebiyle milli düşüncelerinin beslenmesi imkânsız duruma gelen siyasilere ve bunlara eşlik eden, lümpen, sanatçı!, bilim! adamlarının, davranış ve söylemleri dışarıdaki dostlarının gösterdiği yönde tezahür ediyor.
Lümpen takımının içinde yer alan maşa olarak kullanılan kişiliksiz, aşağılık şahıs, Muharrem ayı orucu tutan, Alevi inançlı vatandaşlarımızın toplandığı 3 Cem evine aynı gecede yaptığı saldırı sonrası yakalandığında verdiği ifadede; İlahi bir güç tarafından bu saldırıyı yapmam söylendi, içimden gelen emirle yaptım. Kimseden talimat almadım" diyerek kimleri koruyor dersiniz?