İnsan dünya yaşamına başladığı andan itibaren meraklı gözlerle etrafını gözlemeye olayları anlamaya çalışır, yakın çevresi ile kurduğu ilk ilişkilerden edindiği bilgi ilerideki davranış ve düşüncesinin temel taslarını oluşturur.
İnsan, etrafını tanımaya düşünceleriyle hareket etmeye başladığı andan itibaren, kendine bir takım sorular sorarak cevaplarını aramaya baslar ki! en önemli sorusu; kısa sürecek bir hayat için neden burada var olduğunu anlamaya çalışmasıdır.
Belli bir süreyle sınırlı olan dünya hayatimizi yaşarken, hayat tecrübesinin yağmurlarının meydana getirdiği sele kapılarak savrulurken, aklımızı kullanarak hengameyi atlattığımız andan itibaren, edinmiş olduğumuz bilgiler ve tecrübelerin eşliğinde kafamızda oluşturduğumuz, yapmayı düşündüğümüz islerin listesine uygun olarak, hayat sahnesinde çeşitli sosyal rollerin oyuncuları oluyoruz. Rolümüz icabı yaptıklarımız, bizim ve başkalarının hayatlarının üzerinde olumlu ve ya olumsuz etkiler bırakıyor.
Büründüğümüz sosyal roller başkalarının hayatlarını yönlendiriyorsa, bizim bulunduğumuz mevkide üstlendiğimiz sosyal roller çok daha önem arz ediyor.
Siyasetle uğraşıyor, kamusal alanda çalışıyorsak, kişisel aktörlükten, toplumsal aktörlüğe dönüşmüş oluyoruz. Kişi olarak kendimize sorduğumuz *var oluşumun anlamı ne? ben bu hayatta niye varım?* sorularını, toplumsal hayattaki rollerimizle bir araya getirerek, kamusal ve siyasal alandaki rollerin etkisiyle, kamusal ve siyasal aktörlük hayatimizin bir parçası oluyor.
Siyaset kelimesinin kökü Arapça “siyasa”dan gelir ve yönetmek, eğitmek, yetiştirmek anlamını ihtiva ediyor, bizde bir siyasi aktör olarak hayatimizi idame ettiriyorsak, bize bir fikir vermesi için Aristo`nun siyaset tarifine bakalım.
Aristo, (Aristoteles Milattan önce 322 ve 384 filozof) siyaseti bir insanın uğraşabileceği en nitelikli iş olarak tanımlar
Peki; ülkemizde siyaset ve siyasetçiye, bu tarife uygun olarak ne derece itibar ediyor, saygı duyuyoruz!!!, Bizdeki siyasi yasam ve siyasetçiler insanların hayatlarına ne derece olumlu etki ederek, sosyal düzenin oluşumuna ve sağlıklı ilişkilerde bulunmalarına katkı sağlıyor!
Ülkemizde ve tüm (medeni) dünyada, siyasetçiler, hırsızlık, yozlaşmışlık, itibarsızlık, sahtekarlık, çıkarcılık, adam kayırmacılıkla anılır. Ne yazık ki gerçek amacı insana dolayısıyla topluma hizmet olan siyaset, hiç de hoş olmayan mide bulandırıcı terimlerle birlikte anılıyor.
Ülke insanimizin böyle düşünmesine vesile olan, Türk siyasi tarihinde, Makyavelist düşünceyi (Amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu. Kendilerine düstur edinme) kabul eden bir çok siyasetçi ve bunların (Sözde müttefikimiz olduğunu iddia edenlerin desteklediği, Askeri darbelerin desteği ile) yönetimde olduğu karanlık dönemler vardır.
Makyevelist düşünce göre; siyasi lider kurnaz, zalim ve insanları yanlış bilgilendirerek yönlendiren, etki eden özelliğine sahip olan, yalan ve iftira ile rakiplerini aşağılayan, verdiği sözde durmak zorunda olmayan. (Hafızalarınızı tazelemeniz için “Dün dündür bugün bugündür! “Hiçbir işçiyi işten çıkarmayacağız, namus sözü veriyorum.”)
Ülkemiz üzerinde uzun zamansan beri, sözde dostlarımız! ve içerideki yerli bedhahları (siyasetçi, sanayici, is adamları) tarafından oynanan oyunlarla, iktidarı ekonomik yönden köseye sıkıştırmaya, ülke insanının ekonomik sıkıntısının artması ile kargaşa içine sürükleyerek iç savaş çıkarmaya, ülkemizi yakın komşularımızın düştüğü karışıklık durumuna düşürerek, vatani parçalayarak idare etme hevesinde olduklarını, sizlerin de dikkatlice takip ederek gereken tedbirleri aldığınız kanısındayım.
Çanakkale ve Kurtuluş savaşı ruhu bu milletin genlerinde var olduğu müddetçe, Harici bedhahlar (sözde müttefik ve dost olduklarını söyleyenler) ülkemiz ve ülke insanimizin üzerinde oyun oynamaya devam edecek, bizlerde onlara inançla imanla var gücümüzle çalışarak, Mehmet Akif Ersoy`un yazdığı İstiklal marşımızın şu dizelerinde ifade edilen;
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım
Şiarına sadık kalacağız.
Ülkemizde kişisel ikballeri ve ekonomik refahları için, her türlü hainliği yapabilecek insanların hiç de azımsanacak sayıda olmadığı hepinizin malumu. Bizim tarafımızdan bu tip dahili bedhahlara verilecek en iyi cevap:
Vatana ihanetin nedeni olmaz. Er yada geç bedeli olur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK