Gelişen teknolojiyle artan üretime paralel ucuzlayan otomobillere sahip olma kolaylaşınca zamanla yoğunlaşan trafik sorununa çözüm olması için yeni otoyollar köprüler, bir takım trafik sorunlarının çözümü ve zaman kaybını önlemekte etken oldu.
İki şehir arasında devamlı gitmeye ve sürat yapmaya münasip yol, yolcular için kazanç gibi görülse de, aslında eski yol üzerindeki yolculuk esnasında, insan ruhunu dinlendiren radyodaki nefis müzik eşliğinde doğa manzarasına, değişik yerleşimlerdeki geçmişin tarihsel dokusuna, verilen molalar esnasında değişik lezzetleri denenmesine, yöredeki insanlarla hasbihal edilmesine imkân vermediği gibi, üzerinde yaşadığımız ülkemizi tam manasıyla tanıma fırsatını da farkında olmadan ellerinden kaçırmaktalar.
Ege bölgesinin güzide bir şehrinde, benim için değerli olan insanları ziyaret edip, yaptığım kısa tatil sonrası dönüş yolunda gördüğüm güzellikleri, nefis yemeklerin lezzetlerini, molalar esnasında yerleşik halk ile yaptığım sohbetler ve sahil kenarındaki kahvelerde ince belli çay bardaklarında sunulan taze demlenmiş nefis çayımı yudumlarken, isteyerek kulak misafiri olduğum yan masalardaki emekli zevatın bilgiden yoksun ürettikleri parlak fikirli sohbetleri sizlerle paylaşmak istedim.
İzmir’den Manisa`ya doğru yolcuk 11 Haziran 2018 senesinde ulaşıma açılan Sabuncubeli Tüneli sayesinde zevkli geçeceğinin habercisi oluyordu, Manisa şehrini gösteren tabeladan önce yolun solunda bizi karşılayan, heybetli Atatürk ve Kuva-i Milliye Anıtı, ülkemizin hangi şartlarla bağımsızlığına kavuştuğunu, bu gün bağımsızlığımız ve istikbalimiz için neler yapmamız, kimlerle dost olmamız, içeride ve dışarıda kimlere güvenmemiz gerektiğini hatırlatmakla kalmıyordu.
NATO içinde bizimle birlikte olan çok değerli sevgili kadim dostlarımız, harici bedhahlara gözü kapalı güvenmememiz gerektiği, anıtın arkasındaki direkte tüm görkemiyle dalgalanan Bayrağımız ülkemizde yasayan, şahsi menfaatleri için harici bedhahlarla birlikte hareket etmekten hicap duymayan dahili bedhahlara karşı dikkatli olmamız gerektiğini haykırıyordu.
Manisa’nın meşhur mesir macununu alma imkânım olmasa da yolun sağında solunda mesir macunu satılan yerlerin albenisi göz kamaştırıyor. Yolunuz düşerse almadan geçmeyin derim.
Çift şeritli gidiş geliş yolun sağında solunda göz alabildiğine uzanan zeytinliklerin ve yeşilliğin huzuru, asfalt yolun mükemmelliği, tepelerin üzerinde nazlı bir gelin edasıyla dönen rüzgâr türbinlerinin eşliğinde devam eden yolculuk, meltem rüzgârının arabanın açık camından içeri giren erken hasat Kırkağaç kavununun eşsiz kokusu, sizi yolun kenarında açılmış kavun tezgâhlarından birinin önünde durmaya mecbur ediyor.
Kavun alışverişi sırasındaki kavunun kilo fiyatı ile ilgili kısa sohbet tezgâh sahibinin cevabı, yeni açılan yol sonrası azalan müşteri sayısına paralel artan nakliye! (tarladan yoldaki tezgâha kadar en az
Güzel yolculuğa eşlik etmesi için arabanın radyosunda müzik arama çabam sonuçsuz kalsa da, havanın sıcaklığıyla yumuşayan asfalt üzerinde tekerleklerin çıkardığı eşsiz filarmoni orkestrası müziği kulaklarımdan yüreğimin derinliklerine iniyordu.
Balıkesir’e yaklaşırken acıkan arabanın karnını doyurmak için girdiğim benzinci çevre temizliği, çalışanların hizmeti, tuvaletinin temizliği takdiri hak ediyordu.
Hepinizin bir vesileyle duyduğunu düşündüğüm şu veciz cümleyi burada tekrar etmeden geçemeyeceğim. Ülkelerin medeniyet göstergelerinden birisi de, umumi tuvaletlerin temizliği ile yaya kaldırımlarının yüksekliğidir. (Kaldırımlar yayalar için, araba park etmek için değil)
Açlığımızı ve susuzluğumuzu gidermek için Susurluk ilçesindeki molamız esnasında yemiş olduğumuz nefis salçalı karışık tostun yanındaki köpüklü enfes ayranı ayrıntılı anlatmak için kelimeler yetersiz kalır, yolunuz düşerse denemeden geçmeyin. Tost yedikten sonra Balıkesir’in Höşmerim tatlısını da tavsiye ederim.
Bursa`ya doğru yol alırken yolun etrafında, bu sene çekilen ayçiçeği yağı sıkıntısının ve artan fiyatların tekrar etmemesi için ekilen ayçiçeklerinin sarı başakları güneş gibi parlıyorlardı.
Pandemi döneminde yeteri kadar kazanç elde edemediğini düşünen, emperyalist kapitalist sömürgeci düzen yanlışı jandarma ülkelerin çıkarları uğruna insan hayatını hiçe sayarak hegemonya kurma sevdası yüzünden başlattıkları Ukrayna, Rusya savaşı sonrası ortaya çıkan gıda ihracatı sorunun çözümünde Türkiye Cumhuriyetinin, başta Cumhurbaşkanı ve T.C. yöneticilerinin aktif katkı sağlayarak başarı sağlamaları, dahili ve değerli dostları harici bedhahlar tarafından önemsiz gibi göstermeye çalışmaları, güneşi balçıkla sıvamaya kalkmak işinde olduğu gibi, şapa oturdular!.
Bursa üzerinden, Gemlik sahil kentine doğru yaklaşırken çevredeki zeytin ağaçları yanındaki zeytinyağı fabrikaları, zeytin işleme tesislerinin önündeki TIR kuyrukları, İzmir’den itibaren sıklıkla gördüğüm gıda maddesi taşıyan TIR’lar bu seneki tarımsal rekoltenin iyi olduğunu gösteriyordu.
Gemlik’ten Yalova’ya gitmek için Armutlu üzerinden yarımadayı dolaşan bir tarafı deniz olan sahil yolunu tercih ederek direksiyonu Armutlu istikametine çevirdim.
Solumuzda kalan Marmara denizinin insanı büyüleyen güzelliğine kapılmadan virajlı yolda sakin bir yolculuk Armutlu tatil yöresindeki sahil kahvesine kadar devam etti. Arabayı münasip bir yere bırakıp, denizin üzerinde süzülen martıları ve bir yunus balığı çevikliği ile estetiğini birleştiren teknelerin salınmasını izlemek için boş olan bir masaya yerleşerek çaylarımızı ısmarladık.
Gelen çaylarımızı yudumlarken çevre masalarda oturanların yazlık sezonda burada yaşayan emekli zevatlar olduğu açıkça belli oluyordu. Hanımlar konken oynarken, modadan yemekten, yakında, yapılan komşu düğünde gördükleri eksikliklerden bahsediyor, beyler de okey masasındaki okey taşlarıyla duvar örmekle meşgul oluyorlardı.
Yan masada devlet memurluğundan emekli oldukları her halleri ve kurdukları cümlelerden belli olan zevatın isteyerek kulak misafiri olduğum sohbetlerinde konudan konuya atlayarak, ben olsa böyle yapardım diye bitirdikleri cümlelerini dinlerken, çüş, oha! dememek için kendimi zor tuttuğum, bence bir geyik muhabbeti olan konuyu sizlerle paylaşayım.
Devletin yılın ikinci yarısında emeklilerin maaşına yüzde 41 oranında yaptığı zam ve enflasyon farkları ile ilgili olarak yeterli olmadığını, hayatın pahalılığı karşısında daha fazla emekli maaşı zammı gerekli olduğu konusunda masada olan 4 emekli şahsiyetin fikir beyanından sonrası masadakilerden birinin yasamış oldukları sitede ödediklerin aylık aidatlarına yapılan 250 TL artışın, sitede çalışan işçi maaşlarına net yüzde 30 zam yapılarak asgari ücretin 5.500.00 TL çıkarılmasının yol açtığını söylemesi sonrası masadaki diğer emekli zevatla birlikte işçi maaşını çok buldular.
Ne dersiniz ben orada sesli bir şekilde CÜŞ, OHA demeli miydim?
Her olayda her durumda, "Nalıncı keseri olmayıp, testere gibi olmayı beceren toplum olalım."