Doğumdan itibaren nefes alıp vermeyle başlayan hayat içinde var olmanın, sorgulayarak ulaşılan doğru bilgilerle olacağını, Descartes`in “Düşünüyorum o halde varım” sözünde görebiliriz, çünkü var olmak düşünce sebebi değil, varlığın sonucu olarak önümüze gelir.
Hayatımız süresince sorgulayarak yaptığımız her türlü bilinçli davranış varlığımızın neticesidir.
Türk toplumu içinde yaşayan kişi olarak, hayatımızla ilgili doğru bilgilere ulaşmak için ne kadar sorguladığımızı kendimize sormaya başladığımız anda varlığımızın neticesi olan düşünmeye ve doğru olana inanmaya başlarız.
Son dönemlerde ülke insanımız, Emperyalist kapitalist sömürgeci düzenin kontrolü altındaki, görsel, yazılı basının, sosyal medyanın etkisinde kalarak, kendi hayatı, dolayısıyla ülkesi ile ilgili doğru bilgilere ulaşmak için hiç sorgulama yapmadan, birileri tarafından, büyük yalanlar eşliğinde kendilerine sunulan ve doğruluğu iddia edilen her şeye inanarak varlıklarını inkâr eder duruma geldiler.
Konuyu güncel bir kaç örnekle inceleyelim. Ülkemizin güzide şehirlerinden biri olan İstanbul’un yönetimine “Her şey güzel olacak” diyerek, çalışması için seçilen, ilk icraatı olarak büyük atık su arıtma tesisi temeli atan, İstanbul’un ulaşımı için açılan metro girişini betonlatmayan, Toplu taşıma araçlarının hiç birinin arıza yapmaması yolda kalmamasına özen gösteren, hastane yolunu kısa zamanda yapan gece gündüz, yaz kış, yağmur sel, kar demeden, hiç tatil yapmadan, bana tatil de yakışmıyor!!!. diyerek var gücüyle çalışan, 15 bine yakın işçiyi isten çıkarmayan, Suriyeli mültecileri el üstünde tutup!, Polonya, Varşova’da Ukraynalı mültecileri görmemezlikten gelen, İstanbul için yaptığı çalışmalar için ciltler dolusu kitap yazılacak, hizmet sevdalısı sayın Başkana bakalım.
Bazılarınızın hatırlayacağı rahmetli müzisyen (İbrahim Sesigüzel- 1950/2003) ve sevilen *Benim balonlarım vardı, onları kimler aldı* şarkısında dile getirdiği gibi, yapılan onca reklam ve PR çalışmaları ile şişirilen, uçurulan, söylediği hoş olmayan sözleri (devletin Valisi bile olsa) duymazlıktan, yaptığı yanlışlar görmemezlikten gelinen sayın Başkanın bir gezisinde çekilen fotoğrafa gelen eleştirilere "Vız gelir tırıs gider, akıllı olun“ dedikten sonra bazı balonlar patladı, bazıları da uçtu gitti.
Kısaca yaptığı eşsiz, güzel!!! hizmetleri hatırladık. Lakin asıl incelenmesi gerekenin balon patlayınca çıkan gürültünün verdiği rahatsızlık, sanatçı, gazeteci, tiyatrocu, TV programcısı, sosyal medya kullanıcısı fenomenler, gibi zevatın kendilerine gelerek otobüsten inmelerine, PR çalışmaları ile dumura uğratılan sorgulama melekelerini yeniden çalıştırmalarına vesile olmuş gibi görünse de kendimce dikkatli yaklaşmakta fayda addediyorum.
Bu zevatın yaptığı açıklamalar, onları her mecrada takip eden aynı düşünce sahibi olan kitledekilerin; ne olursa olsun sevmediğimiz, istemediğimiz şahıs gitsin de nasıl giderse gitsin düşüncesinden sıyrılamadıklarını, 2023 senesinde yapılacak olan başkanlık seçimi için, muhalif fenomen Jahrein açıklamasında vücut bulan “Ellerim kırılsaydı da İmamoğlu'na oy vermeseydim... Birinci turda herkes istediğine oy versin. Bütün siyasi partiler aday çıkarsın. Kimin kaç kişi olduğunu görelim. Ondan sonra tuvalet terliği de gelse oyu basacağız. Yapacak bir şey yok” diyerek 2014 senesindeki tıpış tıpış sandığa gideceksinizin tekrarı olan zurnanın zart dediği delik oluyor.
Emperyalist kapitalist devletlerin ülkemizi bölmek için başımıza sardıkları PKK ve FETÖ terör örgütü belasına ek olarak, güney komşumuzdaki otorite boşluğundan doğan karmasa, pandemi dönemi ve kuzeyimizdeki savaşın ekonomimizde meydana getirdiği olumsuzlukları önlemek için, içimizdeki sözde siyasetçilerin, bir kaç oy fayla oy alırız hayali ile havanda su döver gibi boş islerle uğraşmak, gözünün üstünde kaşın var demek yerine, üreterek çalışarak, önümüze konan her şeye inanmak yerine, inanmış olsak bile, inandığını da sorgulayan insan olmalıyız. Zira sorgulayan, Körü körüne inanmaz. Sokrates’e kulak verelim; “sorgulanmamış hayat hayat değildir”
Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir. Mustafa Kemal ATATÜRK