Dünya üzerinde 2020 senesinin başlangıcından itibaren her gün TV, radyo, gazetelerde, “üretilmiş!!’’ virüsün yol açtığı hastalık sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısının çoğaldığı haberleri verilerek korkularımız büyütüldü.
Virüsün yol açtığı hastalığa karşı tedbir olarak! uzunca bir süre ülke insanımız evlere hapsedildi, sosyal ilişkilerden uzaklaştırıldı.
Ülkemiz ve dünyada pandemiyi önleme adına alınan tedbirler sonrası bozulan dengelere bağlı olarak azalan üretimin, tüketim talebini karşılamadaki yetersizliği sonrasında, bütün dünyada olduğu gibi ülke insanımızın da zaruri ihtiyaçlarını görmek için yaptığı ödemelerin fazlalaşması, kapitalist sermayenin ve demokrasi! Jandarması emperyalist ülkelerin, kan emen keneler gibi palazlanmalarının yolunu açtı.
Ülkemizde de bu durumu kendileri için fırsat gören, üretim ve ticaretle meşgul olan bazı soysuzların acımazsızca stok yaparak fiyat artırdıklarına şahit olduk.
Pandemi döneminin en az zayiatla atlatılması için uygulanan, sağlık, ekonomi ve sosyal konulardaki çalışmalarda, ülkemizin başarılı olmasını, güçlenmesini, bölgesinde ve dünya üzerinde söz sahibi olmasını istemeyen ve engelleme çabası içine giren, kan emici kapitalist batılı emperyalist ülkelerin ve bunları destekleyen içimizdeki dostlarıyla (otel odalarındaki gizli görüşmeler vs.) birlikte uyguladıkları kirli ekonomik oyunları, güneşin balçıkla sıvanmasının mümkün olmadığı gibi açıkça görüldü.
2022 senesinde tam düzlüğe çıktık hayat normale dönüyor derken, pandemi süresince harcadıklarını geri kazanmak ve azalan itibarlarının güçlenmesi için, kapitalist, emperyalist jandarma ve yandaşları tarafından, dünyaya nur topu gibi Ukrayna çocuğu hediye edildi.
Bizlere her fırsatta insanlık ve demokrasi dersi verme gayretindeki, kapitalist, emperyalist devletlerin ve bunların sözde hümanist, demokrat batılı aydınları! ve özgür basınlarının! Rusya’nın Ukrayna topraklarına tecavüz ederek, Ukrayna halkının mülteci durumuna düşmelerindeki paylarını, sorumluluklarını birkaç örnekle hatırlayalım.
2022 Ukrayna olayı zeminin nasıl oluştuğunu anlamamız için filmi geri saralım.
ABD`nin ve güdümündeki AB ülkelerinin, Rusya’yı güneyden kendi istedikleri doğrultuda hareket edecek (ülkemizde de uygulamak istedikleri) yönetimi başa getirmek için 2 Kasım 2003 senesinde yapılan seçimde, Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze’yi destekleyen Yeni Gürcistan İttifakı önde olunca, ABD ve AB’nin desteklediği Mihail Saakaşvili’nin yandaşlarının parlamentoyu basmaları ile iptal edildi ve 2004 yılında ABD`nin seçim finansörlüğünde yenilenen seçimde yüzde yüze yakın bir oyla Mihail Saakaşvili yeni Cumhurbaşkanı seçildi.
21 Kasım 2004 Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden henüz 24 saat geçmeden, nasıl bir örgütlülük ve haber alma ağının gücüdür! Avrupa basını seçime hile karıştığını ve “çözümün sokaktakilerin ayaklanmalarıyla” olacağını yazıyordu. Bizim ülkemizde de Saroz ve emperyalist sermayece desteklenen (Mesele ağaç değil, sen hala anlamadın mı?’ diyerek oyunun gerçek yüzünü anlatan, 28 Mayıs-15 Haziran arasında maliyeti 1,4 milyar dolar olan, Gezi Parkı) olayları.
Ukrayna’nın NATO girmek istemesi ve Rusya’nın buna yeşil ışık yakılacağından endişe duymasının ve yukarıda kısaca izah etmeye çalıştığım ön çalışmaların buna zemin hazırladığını düşünmesi, Ukrayna’yı silah zoruyla işgal etmesine gerekçesi olup, haklılığını göstermez.
İşgalin, binlerce insanın hayatlarından emin olmadıkları için topraklarını terk etmesinin sebebi olduğu göz ardı edilemez.
Emperyalist yanlısı Ukrayna yönetimine sözler vererek onları komşusu olan ülkeyle savaşa sokan Emperyalist ABD ve AB ülkeleri, şehirlerin bombalanarak, insanların ölmesi sonrasında, emperyalizmin doğal tavrı olan, göstermelik yaptırımlarla, uzaktan seyretmekle yetiniyor. Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür. Jean Paul Sartre
Avrupalı, kapitalist, medeni, hümanist, demokrat, aydın, ırkçı olmayan!!! insanlarına, büyük hayranlık duyan ülkemizdeki bazı insanların, savaşın ilk gününden itibaren Avrupalının kendi ağzından yaptıkları açıklamalarla, bunların bazı insanlara nasıl ve hangi pencereden baktıklarını öğrenme, asıl yüzlerini görme imkanına sahip oldu (Bir musibet bin nasihatten iyidir)
Aşağıdakileri okurken midenizin bulanacağını, bu sözleri sarf edenlerin yüzlerine tükürmeye bile değmeyeceğini düşüneceksiniz. Zira bunların insan olmadığı, hayvan kategorisine girmeyen yaratıklar olduğu fikrinin sizlerde de oluşacağına eminim.
CBS muhabiri Charlie D'Agata: “Ama burası Irak veya Afganistan gibi on yıllardır çatışma bölgesi haline gelmiş bir yer değil. Burası nispeten medeni ve Avrupalı!”
NBC muhabiri Kelly Cobiella: „Bunlar Suriye’den gelen mülteciler değiller. Bunlar Ukrayna’dan geliyorlar. “Hıristiyanlar”, beyazlar.
"Ukrayna eski Başsavcı Yardımcısı David Sakvarelidze: "Bu benim için çok duygusal; çünkü ‘mavi gözlü ve sarışın’ Avrupalıların her gün Putin'in füzeleri tarafından öldürüldüğünü görüyorum.”
BFM TV yorumcusu Ulysse Gosset: "21. yüzyıldayız. Bir Avrupa şehrindeyiz. Ama sanki Irak ya da Afganistan'daymışız gibi seyir füzesi ateşi sürüyor.
Suriye, Irak, Afganistan, Afrika’nın çeşitli yerlerinden gelen mülteciler için ne düşünüyorlar?
Hafızamızı tazeleyelim;
Eylül 2015 oğlunu sırtında taşıyarak polislerden kaçmaya çalışan bir babaya çelme takan ve mülteci çocuğu tekmeleyen Macar gazeteci “Petra Laszlo” yargılandı, beraat etti!
(Bizim içimizdeki Petralar hiç de az değil!)
2 Eylül 2015 Bodrum açıklarında batan tekne ve 3 yaşındaki Aylan bebeğin ölümüne, Batı dünyasının verdiği çarpıcı!!! tepki
Kaç yüzü olduğunu anlamadığımız, Hümanist! medeni! çağdaş! demokrat! Bukalemun Batı dünyası
Savaş herkesle yapılır, barış ancak onurlu insanla yapılır. Fatih Sultan Mehmet
Ben, barış için savaşmak istiyorum. Albert Einstein.
En kötü barış, her savaştan iyidir, zira savaşın galibinin de kaybedeni daima mazlum! halktır.