Belki de yaşamımda ilk kez bir assolisti, ‘Yeşil Gözlü!’ Emel Sayın’ı davetiye ile tüm sevenleriyle birlikte oturduğum yerden izledim.
Her zaman, her davette, toplantıda olduğu gibi en arkada, locanın önünde yerimi aldım.
Milyonların sevgilisi Ses Sanatçısı Emel Sayın’ı ‘Yeşil Gözlü’ olarak anımsatmam, sevdiğim bir şarkıyı da, benim de birçok kişi gibi ‘isteğimi kırmamasından’ olmalı…
Aralık ayı sonunda, çoğumuzun korktuğu son yılların korkunç hastalığına Covit 19’a yakalanmış.
Komşularından oluşan 3 doktorun ilgilenmesi ile ayağa kalkar kalkmaz da, önceden verdiği sözü yerine getirerek konserini verdi.
Bu arada sürekli olarak birine bakıyor, gülümsüyordu.
Ben de birçok kişi gibi merak ediyordum…
Az sonra öğrenince gülmekten kendimi zor tuttum.
Meğer göz kaş işareti yaptığı o kişi, sıradan bir seyirciymiş.
Ama bizim güzel sanatçımız Emel Sayın, meğer o kişiyi, ışıklar gözünü aldığı için kendini yaşama bağlayan doktoru sanmış!
Herhalde kendisine kur yaptığını sandığı Emel Hanım’ın yanlışlığı bizim yanımızda düzeltmesi bu genç hayranında biraz da burukluk, ya da hayal kırıklığı yaratmıştır.
Düşünsenize o kadar kişinin içinde, size özel ilgi gösteren bir assolist!
Sakın yanlış düşünmeyin, Emel Sayın’ın karanlıkta karıştırdığı o doktor bir meslektaşı ile evli ve ses sanatçısının aynı zamanda dostu…
Yani ‘Paparazzi’lik yapıp, olmayanı olur gibi göstermeye gerek yok!
*- ÖNERİM VAR!
Ben ve benim gibiler bırakın yürümeyi, ayakta durmaya zorlanırken, Emel Sayın doktorlarıyla geldiği salonda ‘muhteşem’ bir performans gösterdi.
‘Moral olması’ için 2 saati aşkın bir süre sahnede adeta bülbüller gibi ‘şakıyan’, eskilerden gönümüze gönlümüzde yer alan şarkıları ve istekleri seslendiren Emel Sayın’ın bu son konseri mutlaka özellikle hastanelerde ve topluluğun bulunduğu yerlerde ‘kültür, sanat ve örnek’ olarak gösterilmelidir.
Şunu da belirteyim;
Üç doktor da baştan sona hem Emel Sayın’ın hareketlerini izlediler, hem de bizler gibi şarkılarına eşlik ettiler.
Zeki Müren’i kaybettiğimiz geceyi anımsadım…
Herhalde TRT çekim sırasında, tam sağlıklı olmadığını herkesin bildiği Sanat Güneşi için İzmir’deki stüdyoda doktor bulundursaydı, belki de ‘Ümmü Gülsüm gibi yıllarca sahnede kalırım!’ diyen Sanatçıların Paşası Zeki Müren’i halen keyifle dinleme şansımız olabilirdi.
Bu arada anımsatayım;
‘Aile dostum’ Zeki Müren’e ‘Bodrum’un Paşası!’ olarak yakıştıran ve takan bendim.
Kardeşler Pansiyonu’nun sahibi rahmetli Fatma- Eyüp çifti ile ‘Zeki Müren’i konuşurken ‘Paşa sözcüğü’ aklıma gelmişti.
*- MERT SAHNEDE!
Emel Sayın’a eşlik eden çalgı gurubunu, ilk kez, sık sıkı ‘Mert’ dediği bir genç üstlenmişti.
Herkes bir assolistin henüz tanınmayan bir orkestra şefini kullanması da dikkat çekiyordu…
Sahneyi boydan boya dolduran, ünlü ve usta müzisyenleri yönetmek her halde kolay bir şey olamaz!
Bunu da yine kendisinden öğrendik!
Meğer bu ‘Mert’ isimli boylu poslu kibar genç, unutulmaz Keman Virtüözü Selçuk Tekay’ın oğlu imiş…
Yolu açık olsun…
Uzmanlardan ve seyirciden tam not aldı.
Besteci · Orkestra şefi · Müzisyen · Keman virtüözü Selçuk Tekay, ‘Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda’, ‘Vurgun’, ‘Unuturum Diye Yorma Kendini’, ‘Yorgunum’, ve ‘Aradığın Aşkı Buldun mu?’ gibi eserleri bu üstadımız besteledi.
Maalesef; kalp krizinden 68 yaşında kaybettiğimiz bu kıymetlimiz başta Zeki Müren ve tüm assolistlere konserlerinde maestroluk yapıyordu.
Çok iyi anımsıyorum;
Emel Sayın, ‘35 yıldır beraber aynı sahneyi paylaştık. Çok kıymetli bir besteci, keman virtüözüydü. Birden bire sanki sahnede tek başıma kalmış gibi hissediyorum’ demişti.
Ve bu sözlerine ‘vefa örneği’ olarak neredeyse tüm toplantılarda ve konserlerde tekrarlıyor.
*- EMEL SAYIN İÇİN BESTE!
Mert Tekay’ı doğumunda koçağında gezdiren Emel Sayın bir gün babasına, ‘Selçuk bu kadar şarkıların var! Ben de okudum bazılarını, söyledim ama epey de ara verdik…
Benim için bir beste yapsana!
Beraber çalışıyoruz bak, her gün beraberiz ne güzel!
Ama bana özel, beni anlatan, bir şeyler…’ der.
‘Tabii Emel Hanım!’ deyince de, ‘Yaşasın, bekliyorum, bekliyorum…’ diye anlatıyor heyecanını…
Ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
‘Beklediğim gün nihayet, uzun bir bekleyişten sonra geldi.
Selçuk, ‘Emel Hanım şarkınız geldi!’ dedi…
Bitirmiş, dileğimi yerine getirmişti…
‘Nedir?’ dedim, ‘Nedir?..'
Şarkının ismini soruyordum!
‘Er ya da geç, başın derde düşecek!’ dedi…
Hayal kırıklığı ile ‘Sağol!’ dedim..
Bir süre geçti, kendisine ‘şarkıyı sevdiğimi (!)’ söyledim.
Sonra;
Selçuk ‘Benim için bir şarkı daha, ama içime sinsin, beni anlatsın!’ dedim.
‘Tamam!’ dedi
Yine bir süre geçti, şarkı geldi!
Yaşasın!,,,
‘Ne?’dedim, ‘ne?’ dedim?
‘El bebek, gül bebek seni şımartmışlar!’ dedi…
(Bunu anlattıktan sonra mimikleriyle şaşkınlık işaretleri yaptı!) ve
‘Öyle bakıyormuş bana demek!’ diyerek hikayeyi bitirdi…
Sonra aklından geçenleri şöyle özetledi Emel Sayın;
‘Ne şarkıları var?
Benim için de, ‘Sen dünya güzeli!’ falan gibi…
Yani ‘Öyle bir şeyler!’ içinde geçen şarkı sözü yazacağını düşünüyordum…
Nurlarda yatsın, dünya iyisi idi!’
Ama ‘Yeşil Gözlü’ assolistimiz sahnede, Selçuk ile birlikte okuduğu şarkıyı bu kez oğlu Mert Tekay ile birlikte seslendirdi.
İkisi de büyük alkış aldı.
*- 40 YIL ÖNCE AKLIMA GELDİ
Çalakalem aklıma geldiği gibi yazmayı severim.
Emel Sayın ve 2023 konseri ile ilgili yazımı da böyle daldan dala atlayarak yazmayı sürdürüyorum.
Ama benden önce kendisi alışılagelmişin dışına çıktı.
Makas değiştirdi.
Hiçbir sanatçının yapamayacağı, göze alamayacağını yaptı.
Birincisi iki saati aşkın hiç ara vermedi…
İkincisi Mert’in kulağına fısıldadığı gibi, konserini, gala gecesini, ‘Mustafa Keser’e benzetti..
Sahne bozan, ikinci ya da üçüncü şarkısından sonra ön sıranın en ucunda oturan bir müzikseverin ısrarla ‘Menekşe’ isimli şarkıya istemesi oldu.
Repertuarda yoktu!
Orkestra hazır değildi..
Ama ne olduysa oldu bir Kemani’den ses geldi.
Emel Sayın da, ‘Madem öyle, işte böyle!’ dedi…
Seyirci ‘mest’ oldu..
Aynı şarkıya, isimlerini saydığı neredeyse tüm assolistlere söyletmiş ama böyle içten ve güzel okumakta Emel Sayın’ın üstüne olmadığını mikrofonu kaparak herkese duyurdu.
Eh ben de duracak değilim ya!
Ben de, birçok kişi gibi, yazımın başında da belirttiğim gibi ‘Bak Yeşil Yeşili’ istedim…
Bu şarkıyı ilk kez 01 Şubat 1981 yılında Denizli Pamukkale’de söyleşi yaptığım geniş Karadenizli sülalesi asker ve müzisyen olan müzik eğitmeni Hüseyin Çebi’nin ısrarla soruncu istemiştim.
Unutmadım…
Herkesin bir şarkısı olur ya, ‘Benim de şarkım bu olsun!’ demiştim…
40 yıl önceye gittim böylece…
Konser salondakilerin ‘istek şarkıları’ da böylece başlamış oldu,
*- MARMARİS’TEN SONRA
Emel Sayın’ı İzmir Enternasyonal Fuarı yani Kültürpark geceleri dışında, Marmaris’te ‘Festivalde’ izlemiş, haberini hem Sarmaşık hem de zamanın en ciddi magazin gazetesi ‘İnci’ için, yönetmeni Ferdi Bey istediği için takip etmiştim.
O zaman eniştemiz olacak Davit çok konuşuluyordu.
Geldi, sonra da düğün haberleri yapıldı.
Çok sonrasında, şimdi olduğu gibi bir konserinde yanında iki candan sevdiği iki isim vardı.
Biri Nükhet Duru, diğeri de Nilgün Belgin…
Nükhet Duru’nun kısaltılmış ise Nünü!
İkisi ile de ‘cankuş’ durumunda…
Corono’dan sonra, yani uzun süreden sonra bu konserde de yine beraberdiler.
Bir ara sahneye çıktılar ve Emel Sayın’a masörlük yapıp, omuzunu, kollarını mesaj yaparak güç verdiler.
Beş dakikalık mesaj ne kadar olur…
Tabii ki önemli olan moral ve destek…
Sahneye çıkan bırakılır mı?
Yine dinleyici isteklerine uyarak ‘Feride’yi okudular…
İş, düzen çığrından çıkmış, seyirci programa hakim olmuştu.
Herkes halinden memnundu…
Oynayanlar, dans edenler, statlarda olduğu gibi herkes cep telefonları ile ya görüntü alıyor, ya da ışığında dans ediyordu…'
Kesin ve iddialı söylüyorum:
Marmaris’te Emel Sayın’ın performansı ne ise şimdi yani yıllar önce de aynıydı…
Sular seller gibi akan billur bir ses…
Uzun havaları da Denizli Horozu gibi nefes almadan okuyabilir…
*- ÇEYİZ MESELESİ
Nilgün Belgün Stand- up programında anlatıyor.
Üçlü bir araya gelince tekrarladı:
“Bir gün ‘Taraflı Bölge’ aman ‘Tarafsız Bölge!’ Ahmet Hakan’ın karıştırdım!
(Kahkahalar, büyük ve uzun bir alkış koptu)
Nilgün Belgün devam ediyor:
‘Tarafsız tabii ki…’
(Yine büyük ve uzun alkışlar!)
‘Taraflı bölge, tarafsız bölge derken sonucu öğrenemedik…
Ama az önce ‘Denizli’den söz etmiştik ya, bunu anlatayım:
Denizli deyince Emel Sayın’ın aklına geldi…
Yazarın Diğer Yazıları
- Faydası Kendilerine... - 09 Ocak 2025
- Aydın Bilgin'den Hediye... - 05 Kasım 2024
- Hassasiyet... - 12 Ekim 2024
- Atatürk Sevgisi Bitmez - 08 Ekim 2024
- En Akılcı Görüş... - 23 Eylül 2024
- Sadece Bir Kahraman... - 19 Ağustos 2024
- Santana'nın Misafirleri - 18 Temmuz 2024
- Aykut Fırat Türk Bayrağı Dikti - 09 Mayıs 2024
- Çok Mutlu Oldum - 04 Mart 2024
- Sadece Bir Kişi Bildi - 31 Ocak 2024
- Düğün Günümüze Az Kaldı - 27 Ekim 2023
- Cengiz Han - 23 Eylül 2023
- İzmir'de Polis-Adliye Masası Damgası - 21 Ağustos 2023
- Gözümüz Yok Ama... - 01 Ağustos 2023
- Neden ve Nasıl Geri Zekalı Olduk ?... - 02 Haziran 2023
- Medya Enkaz Altında... - 02 Nisan 2023
- 4 ve 8 Rakamlarının Gizemi... - 08 Mart 2023
- Zor Bir İş Değil… - 04 Mart 2023
- Şimdi Anladık mı? - 13 Şubat 2023
- Birgi... - 02 Ocak 2023