Değerli Arkadaşlarım, dostlarım:
Cemal BİLGE İstanbul’un yetiştirdiği ünlü ve usta gazetecilerden biri. Yıllarca çok iyi birçok meslektaşımızı yetiştirdiği gibi, medyada, yani gerek yazılı basında, gerekse televizyon ve radyolarda birçok programa imzasını atmayı bir yana, mührünü de basmıştır. Adı hiçbir haksızlığa, yolsuzluğa, sahtekarlığa karışmadığı gibi güvenin ve doğruluğun adresi olarak gösterilmektedir.
Kalemi kadar, kamera ve fotoğraf makinası kullanımındaki ustalığını söylememe gerek yok.
İşte bu ustaların ustası Cemal Bilge, 1 Mart Cuma günkü köşe yazısında İstanbullulara beni anlatmış…
24 saat sonra tesadüfen gördüm…
Çok mutlu oldum…
Ben çok beğendim, bakalım okuyucularımdan, arkadaşlarımdan ses gelecek mi?
HAYRANIM SANA YAŞAR ABİM !
Cemal BİLGE
Hayranım şu Yaşar Abi’ye!
Turkhabermedya.com dahil günde kaç gazete ve haber sitesinde yazıları yayınlanıyor biliyor musunuz?
Bilenleriniz biliyordur tabi ki!
İnanılır gibi değil;
Yazı yazmaktan ne zaman fırsat buluyorsun da yemeğini yiyebiliyor, uyku uyuyabiliyorsun?
Bir insan bu kadar çok çalışabilir mi?
Ya da çalışıyorsa bu gücü nereden alıyor, buluyor?
Veya bunca yoğun tempo seni bir gün bile yormuyor mu?
İnanılır gibi değil, inanılır gibi değil!
Yazıları da son derece kaliteli malumunuz
Google’a bile şapkasını ters giydirecek nitelikte etkin ve büyük bir akla ve zekaya sahip Yaşar Abi’ye nazar değecek olmasıdır tek ve yek korkum...
Değmeyecek inşallah çünkü O’na dua edenlerin belki de en başında ben geliyorum.
Her yazdığı yazıyı mümkün olduğunca okumaya gayret ediyorum.
Çünkü Yaşar Abi’yi okumaktan büyük haz duyuyorum.
Kendisinden yüzlerce kilometre uzaktaki bir kardeşi olarak O’nun uyanmakla başladığı bir gününü şöyle tasavvur ediyorum.
“Sabahın erken bir saatinde uyandı. İlk bir saati yüzünü yıkamak, traş olmak, hanesindeki prensesine ‘Günaydın’ demek, sonra günlük kıyafetini giymek, ablamın hazırladığı harika bir kahvaltı sofrasında kapıcısının getirdiği günlük gazeteleri (ki bunlar muhtemelen İzmir’de yayınlanan gazetelerdir) okuyarak güne hazırlanıyordur” diyorum.
Bundan sonrası mı?
Eyvah eyvah !
Gününün bundan sonraki bölümünü imkân olsaydı da bilgisayarının ekranından ve klavyesinden dinleyebilseydik.
O bilgisayar, dünyanın en mutlu bilgisayarı olsa gerek derim kendi kendime.
Mesleğinde ustalar ustası olmuş kıymetli bir sahip sayesinde ilini, bölgesini, ülkesini ilgilendiren konularda birbirinden harika yazıların yazılmasında el-ayak görevi yapan bir bilgisayar o.
Asıl, Yaşar Abi’yi ondan dinlemek lazım ya?
Bazı günler 5-6 yazının çıktığı o bilgisayarın kim bilir bizlere anlatacak ne çok şeyi olurdu.
İnanıyorum ki Yaşar Abi ile olan bir gününü bize mutluluk ifadesi sözlerle anlatırdı…
Bu insana hayran olmamak mümkün müdür?
Tabi ki değildir ve O’na hayran olmamak İzmir’i, Ege’yi ve Türkiye’yi yeterince tanımaktan yoksun teneke beyinlerin yaşayabileceği bir duygu.
İzmir başta olmak üzere ülkemizde Yaşar Abi’nin yaptığı gazeteciliğin zorluk derecesini tasavvur eden insan sayısı da az değildir bana kalırsa.
Bilhassa İzmir’de gazetecilik çok zordur.
İzmirli bir sıkıntıyı anlatır, hem de saatlerce anlatır
“-Tamam” dersin…
“- Bu kaleme alınacak önemli bir konu”
Muvaffakat istersin, der ki:
“- Aman beni yazma, adımı verme. Adımı yazmadan yaz!”
İşte bir bu kadar da ürkek ve korkaktır bizim şehrin delikanlıları (!)
Yaşar abi artık gazetecilik mesleğinde duayen olmasının da ötesinde bir ‘Efsanedir’.
Bu böylece biline…
Ve ben günde (zaman zaman) 5-6 belki de 7-8 makale yazabilen, yazdığı her makalesi İzmir basını başta olmak üzere birçok gazete ve internet haber portallarında yayınlanan, yazdığı makalelerinin çoğunda konunun muhataplarını kendisine cevap vermeye zorlayan bu büyük ustayı sizlerin şahsında bir defa daha tebrik ediyor, O’nun o aziz ve mübarek ellerinden sevgi ve saygıyla öpüyorum.
Yaşar Abi, Yaşar Abi dedim de hangi Yaşar Abi’yi yazdığımı çakamadınız dimi ?
Bu ülkede bir tane Yaşar Abi var.
Adı ile soyadıyla o artık bir efsane…
O bir altın yürek ve yüreği aynı değerdeki bir kalemle bütünleşmiş Yaşar Eyice haliyle…
Darısı bizim başımıza diyor ve ben bu abime ‘Hayranım’ demekten çok büyük onur ve mutluluk duyuyorum…
İyi ki varsın Yaşar Abi’m… Ve hep var ol olur mu?
Seni seviyoruz…