Kadınların gücü son yıllarda iyice ortaya çıktı.
Özellikle siyasette bunu görüyoruz.
Siyasiler ve siyasetle ilgilenenler bu gücün önemini zaten hep belirtiyorlar.
Şimdi bazılarımızın bildiği tarihi bir olaydan söz edeceğim.
Antik Yunan’da kadınların tıp okuması yasaktı.
M.Ö. 300 doğumlu Agnodice saçını kesip erkek kılığında İskenderiye tıp okuluna girdi.
Tıp eğitimini tamamladıktan sonra Atina sokaklarında gezerken doğum sancısı çeken bir kadının çığlıklarını duydu.
Ancak sancıdan kıvranan kadın, Agnodice’yi erkek sandığı için kendisine dokunmasını istemedi.
Agnodice kimse görmeden kıyafetlerini kaldırarak kadın olduğunu kanıtladı ve doğumu yaptırdı.
Bu olay kadınlar arasında yayıldı ve hasta olan tüm kadınlar Agnodice’ye gitmeye başladı.
Bunu kıskanan erkek doktorlar erkek sandıkları Agnodice’yi kadın hastaları baştan çıkarmakla suçladı.
Bu suçlamayla mahkemeye çıkarılan Agnodice ölüm cezasına çarptırıldı.
Bunun üzerine hayatını kurtarabilmek için erkek değil kadın olduğunu söyledi.
Bu defa da kadın olarak tıp okuduğu ve doktorluk yaptığı için ölüm cezasına çarptırıldı.
Başta ölüm cezasını veren yargıçların eşleri olmak üzere tüm kadınlar ayaklandı.
Bazıları Agnodice’nin öldürülmesi halinde onunla birlikte ölüme gideceklerini söyledi.
Eşlerinin ve diğer kadınların baskılarına dayanamayan yargıçlar Agnodice’nin cezasını kaldırdı ve bundan sonra sadece kadınlara bakmak şartıyla kadınların da doktorluk yapmasına izin verildi.
Böylelikle Agnodice ilk kadın doktor ve jinekolog olarak tarihe adını yazdırdı.
Yani ‘kadınların gücü’ aslında yüzyıllardır vardır.
Örnekleri de çoktur…
Filmi de çekilmişti ‘Kadının fendi erkeği yendi!’ derler…
VATANSEVER BİR TÜRK KADINI
Şimdi de bir Türk kadınından, Selma Rıza’dan söz edeyim.
Tülin Savun İdel de paylaşmış…
‘Korkmadan evinin penceresinden bakan bir kadın ve dışarıda evi kuşatan bir sürü insan.
Şeriat naraları atan bu kalabalık, büyük bir öfke içinde.
Tek amaçları birazdan dışarı çıkacak olan bu kadını öldürebilmek.
Bu kadın ki ‘kızların okumasını savunmuş, bir erkeğin 4 kadınla evlenmesine karşı gelmiş ve mirastan eşit pay alınmalı ‘demiş.
‘İki dudak arasından çıkan sözle bir kadını boşayamazsın!’ demiş.
İşte 31 Mart Ayaklanmasının patladığı saatlerde Meşrutiyet karşıtı softaların, onun kapısının önünde belirmesi için bu sebepler yeterliydi.
İlklerin ve teklerin kadını Selma Rıza, ilk kadın gazetecimiz ve Sorbonne'da okuyan ilk Türk kadını Selma Rıza.
Kızılay'ın kurucularından ve 20 yaşında Uhuvvet adlı romanı yazan Selma Rıza.
Belki de bilmemiz gereken en önemlisi, Milli Mücadele yıllarında Halide Edip mandayı savunurken, Halide Edip'e haddini bildiren Selma Rıza…
Bakın ne demişti?
‘Halide sen, kapa bakıyım bir çeneni. Bu vatanın her karış toprağı kuvvanın, Türk askerinin kanı ile sulanmıştır. Mandayı kafandan çıkar Halide. Türk devleti tam bağımsız bir Cumhuriyet olacaktır…’
Selma Rıza bu kadar kararlı ve nettir. Yaşamış olduğu hayatı boyuncada "Cumhuriyet Devrimlerinin" yılmaz savunucusu olmuştur.
Selma Rıza'yı bugün ülkemizde kaç kişi biliyor?
Oysa Selma Rıza demek ‘tam bağımsız Türkiye’ demektir.
Dilara Çelik haklı; ‘Acaba Selma Rıza neden hatırlanmaz, konuşulmaz?