1980’li yıllarda Ege Bölgesi sınırları içinde lider gezilerinde takip işi İzmirli gazetecilerin yükümlülüğündeydi. Seçim otobüsleri tam bir cümbüş yeriydi, haber atlatma derdin yok, birkaç gün dolaşıp geliyorsun, üstelik sendikalısın, harcırah alıyorsun, giderken cebine para koyuyor gazetenin muhasebe müdürü, hem de dönüşte görev yaptığın gün kadar. Pek neşeli geçiyordu o geziler. Kimlerin peşinde gitmedik ki; Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Kenan Evren, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş ve daha niceleri. Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) lideri Erdal İnönü’yü takip etmek en keyiflisiydi.
Çünkü mutlaka Yeni Asır adına Barış Selçuk katılır, hepimizi gülmekten kırıp geçirirdi, muhteşem Erdal İnönü taklidi yapardı, hareketlerini değil konuşmasını benzetirdi. Sevinç Hanım bile şaşar kalırdı sesinin tonuna, vurgulara. Bazen Barış işi abartır, İnönü adına açıklamalar yapardı, siyaset dilini iyi kullanırdı. Siyasete olan ilgisi Barış’ı Ankara’ya taşıdı ve Hürriyet gazetesine transfer oldu. Ankara Hürriyet’te parlamento muhabirliğine geçen Barış, başkentte de tutunmayı başardı. Orada da lider takip etmeye devam etti, keyifli haberlerini İzmir’den ilgiyle izliyorduk. Çok mutluydu Ankara’da, bir de sevip aşık olmuştu. Hande Mumcu ile nişanlanmışlardı, evlilik için gün sayıyorlardı. Ankara’ya gittiğimiz dönemlerde Barış ile buluşuyor, fırsat varsa yemek yiyor, zaman yoksa çay içip eski günleri hatırlayıp İzmir sohbeti yapıyorduk. Ta ki o kötü haber gelene kadar sürüp gitti dostluğumuz.
5 Ağustos 1994’te, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın son anda yaptıkları bir program değişikliğiyle Giresun’da fındık taban fiyatını açıklama kararı aldılar. Gazeteci arkadaşlarımız Barış Selçuk, Hande Mumcu, kameraman Salih Peker ve şoför Hacı Ali Er 4 Ağustos gecesi yola çıktılar ama maalesef Giresun’a ulaşamadılar, geçirdikleri trafik kazası sonucu yaşamlarını yitirdiler. Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay o gün şöyle yazmıştı köşesinde:
“Gazetecilerin meslek hastalıklarından biri de teröre kurban gitmektir. Terörün de tek türlüsü yoktur onlar için. Uğur Mumcu’dan Çetin Emeç’e kadar pek çok gazeteci, karanlık ellerin kurguladığı bombalı terör saldırıları sonucu aramızdan koparıldı. Bir de trafik terörü vardır... 6 Eylül’deki asansör faciasından sonra o deyimi değiştirmiş, ‘ecel gelmiş cihane, iş kazası bahane’ demiştik. Buna trafik kazası bahane demek de mümkün. Zira, Türkiye gibi ülkelerde trafik kazaları da sık karşılaşılan ölüm nedenleri arasındadır. Buna bir de gazetecilerin bir an önce habere ulaşma heyecanı eklenince, habere değil ecele gidersiniz.”
Yıl 1995 Konak Belediye Başkanı Ahmet Sarışın’ın basın danışmanlığını yapıyorum, Barış Selçuk’un acısı hala içimde. Otuz üç yaşında, hayatının baharında, mesleğinin zirvesinde veda etti arkadaşım. Başkan ile birlikte Poligon deresinin yanında, devasa büyüklükte bir parkın inşaatını birlikte geziyoruz. Park tamamlanma aşamasında, açılış için tarih belirlemeye çalışıyoruz. Başkan Sarışın’a, “Başkanım, biliyorsun sen de Barış’ı çok severdin, çok genç yaşta kaybettik, onun ismi bu parkta yaşasın, parkın adı ‘Barış Selçuk Parkı’ olsun” dediğimde hiç düşünmeden, “Çok güzel olur, çok yakışır” dedi. Başkana bir öneride daha bulundum: “Başkanım, isteklerim çok olacak ama bir şey daha önermek istiyorum. Bizim yıllardır geleneksel hale gelen ‘Konak Belediyesi Gazetecilik Teşvik Yarışması’nın adını da ‘Barış Selçuk Gazetecilik Teşvik Yarışması’ koyalım mı, ne dersin?” Aldığım cevap yine aynıydı: “Çok güzel olur, çok yakışır.”
Gazetecilik yarışması beş yıl boyunca Konak Belediyesi tarafından Barış adına düzenlendi. 2000 yılında göreve gelen Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi, rahmetli Ahmet Piriştina ile karar verip yarışmayı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne taşıdılar ve o gün bugündür, yarışma yerelden çıkıp ulusal boyutta sürüp gidiyor.
Hatay İnönü Caddesi’ndeki Barış Selçuk Parkı da Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu’nun yaptığı yeni düzenleme ile pırıl pırıl bir konuma getirildi. Bugün, üzerinde çoluk çocuk, yaşlı genç yüzlerce insan keyif yapıyor. Barış Selçuk adının bugüne kadar yaşatılmasına ön ayak olan ve olur veren dönemin belediye başkanı Ahmet Sarışın’a ne kadar teşekkür etsek azdır, ahde vefa etmek budur.