15 yıl polis muhabirliği yaptım ve bu görev sırasında sayısız cinayet, yaralama, intihar, hırsızlık, kaza, yangın gibi olaylarla karşılaştım. Gazeteci görevini yaparken duygularına hakim olmak zorundadır. Ancak öyle olaylar vardır ki biz de duygularımıza zincir vuramayız. Biz de ağlarız…
Yine bir gece Yeni Asır’da çalışırken telsiz anonsundan Buca Şirinyer’de bir kaza olduğu anonsu geçti. O zamanlar gazete muhabirleri ile birlikte Yeni TV’den de kameraman bir arkadaş bizimle gelirdi. Biz gazetemize haber yaparken oda televizyonu için kamera çekimi ve haber yapardı. Anons üzerine Yeni TV polis muhabiri Kadir Kemaloğlu ile birlikte hemen olay yerine hareket ettik.
Kaza yerinede fotoğraf çekimi yaptık, polislerden yeni doğan bir bebeğin olay yerinde öldüğünü anne ve babasının hafif şekilde yaralandığını öğrendik. Bebeğin fotoğrafını bulamayacağımız için kaza yeri görüntüleri, olay hakkındaki bilgilerle gazeteye döndük.
Ertesi gün olay küçük bir haber olarak yer aldı, ama Kadir ve ben olaydan çok etkilenmiştik ve ertesi gün gazeteye erken gelerek gazete aracıyla kaza yapan ailenin evine gittik.
Evin dışındaki yakınlarından kaza geçiren anne ve babanın hasta olan bir yakınlarını ziyaretten döndüğünü ve Şirinyer’de bulunan evlerine yaklaştıkları sırada hatalı sollama yapan bir araçtan kurtulmaya çalışırken babanın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine elektrik direğini çarptığını öğrendik. Kadının kucağında bebeği olduğu halde eşinin yanında önde oturduğunu ancak emniyet kemerinin takılı olduğunu öğrendik. Aracın elektrik direğine çarpmasıyla birlikte kadının elindeki bebek ön camdan fırlamış ve asfalta düşerek hayatını kaybetmiş.
Bu arada yakınlarından hafif sıyrıklarla kazayı atlatan annenin çocuğunun öldüğünden haberi olmadığını da öğrendik. Akrabalarını evin içinde çekim yapmak için ikna ettik ve Kadir ile birlikte eve girdik. Eve girdiğimizde eşyalardan dar gelirli bir aile olduklarını da gözlemledik. Baba çok üzgün bir durumda bir koltuğa oturmuş boş gözlerle etrafına bakıyordu. Kadir kardeşim babayla televizyonu için küçük bir röportaj yaptı ve kazayı anlattırdı. Bu arada ben babadan annenin fotoğrafını çekmek istediğimi bunun için izin vermesini istedim.
Baba olumlu karşıladı ve hep birlikte yan odada bulunan annenin yanına gittik. Annenin elinde çaputlardan yapılmış ve sanki içinde bir bebek olduğu izlenimini veren bir kundak vardı.
Anne çocuğunun öldüğünden habersiz ve yakınları tarafından çaputtan yapılan kundağı sanki bebeği içindeymiş gibi yattığı yerde kucağında sallıyor ve ona ninniler söylüyordu.
Kadir ve ben bu manzarayı görünce işimizi bırakıp hüngür hüngür ağlamaya başladık.
Bu kez bizi teselli etmek baba ve akrabalarına düşmüştü.
Meslek hayatım boyunca karşılaştığım hiçbir olayda bu kadar ağlamamıştım.
Şimdi ne zaman Kadir ile karşılaşsak bu olay aklımıza gelir ve hüzünleniriz.