Esma lise son sınıfa giden ve dersleri çok iyi olan genç bir kızdı.
Öğretmenleri ve okuldaki arkadaşları tarafından çok sevilen Esma çevresine karşı oldukça mutlu gözükmesine rağmen iç dünyasında oldukça mutsuzdu.
Esma İzmir’in Çiğli semtinde oturuyordu.
Babası bir fabrikada işçi olarak çalışıyor annesi ise kendisinden küçük iki kardeşine bakıyordu. Ailenin maddi durumu ise iyi değildi.
Babası bazı akşamlar ve aşırı alkollü bir şekilde eve geliyor ve annesini dövüyordu.
Esma ise bütün gün evde iş yapan annesini korumak için her zaman araya giriyor ve yüzü gözü kan içinde kalan annesini korumaya çalışıyordu. Evlerinde kavga hiç eksik olmuyordu.
Komşuları ise evdeki çığlıkları duydukları halde Esma’nın babasından çekindikleri için polisi arama gibi bir girişimde bile bulunmuyorlardı.
Olay ise şöyle gelişti; Esma o feci olayın olduğu o gün okuldan gelmiş ve annesinin hazırladığı yemeği yedikten sonra ders çalışmaya başlamıştı. Gün içinde ev işlerinden yorgun düşen annesi ise diğer odada iki kardeşine sarılmış bir şekilde uyuyordu.
O sene üniversite sınavlarına girecek olan Esma’nın hayalleri vardı okuyacak, öğretmen olacak, annesi ve kardeşlerine kol kanat gerecekti. Bu yüzden derslerine çok önem veriyor, sürekli ders çalışıyordu.
Esma akşam saatlerinde ders çalışırken babası eve geldi. Yine sarhoştu, ayakta duracak halde değildi, elindeki torbada yine bir şişe içki şişesi vardı.
Annesinin neden erken yattığını sordu ve onu uyandırmasının istedi Esma’dan.
Esma ise annesinin çok yorgun olduğu için erken yattığını ve kardeşleri ile birlikte uyuduğunu söyledi ve daha sonra mutfakta babasına yemek hazırlamaya başladı.
Babası getirdiği içki şişesini açmış ve yine içmeye başlamıştı. Esma masaya yemekleri koydu ve diğer odaya geçerek tekrar ders çalışmayı sürdürdü.
Esmanın babası bir süre sonra annesinin ve kardeşlerinin olduğu odaya geçti , bağırmaya başladı. Kardeşleri büyük bir korkuyla Esma’nın ders çalıştığı odaya kaçtı.
Annesinin çığlıklarını duyan Esma hemen odaya gitti ve babasının annesini dövdüğünü gördü. Annesinin yüzü gözü kan içindeydi ve hüngür hüngür ağlıyordu.
Araya girerek annesini kurtarmaya çalışan Esma’nın babası bu kez Esma’ya vurmaya başladı. Esma’nın yüzü kan içindeydi. Babasının öfkesi hala geçmemiş ve hiçbir suçu olmayan Esma’ya vurmaya devam ediyordu.
Çok sevdiği kızının çığlığını duyan annesi mutfaktan bir bıçak aldı ve salona geldi. Ana yüreği buna dayanamadı ve kızına vurmayı sürdüren kocasına bıçağı saplamaya başladı.
Esma’nın babası kanlar içinde yere yığıldı .
Kanlı bıçak hala annesinin elindeydi ve bıçaktan kan süzülüyordu.
Esma hemen sokak kapısını açarak ve çığlık atarak komşulardan yardım istedi. Eve gelen komşuları hemen polise haber verdiler.
Olay yerine gelen ambulansla ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan o baba doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Esma’nın annesi olaydan sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Adeta bir hikaye gibi yazdığım bu olay İzmir’de günlerce gazetelerin manşetlerinde yer aldı. Polis muhabiri olan diğer arkadaşlarım gibi olay yerine gittim ve mahkeme süreci de dahil olmak üzere konuyu bütün detaylarıyla takip ettim. Bir hafta çalıştığım gazetede bu konu yer aldı. Bu bilgileri Esma, ailenin komşuları ve öğretmenleri ile okuldaki arkadaşlarından almıştım. En unutamadığım sahne ise annenin tutuklama kararı verildikten sonra elleri kelepçeli halde polislerin izni ile Esma ve kardeşlerine sarılma anı oldu. O anı dün gibi hatırlıyorum.
Bunları yazarken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Aradan yıllar geçtiği için annenin kaç yıl ceza aldığını hatırlamıyorum ancak darp, ağır tahrik gibi hafifletici nedenler sayesinde büyük bir ceza almamıştı. Büyük bir ihtimalle cezaevinden çıkmıştır. Benim merak ettiğim:
Esma öğretmen olabildi mi?
Annesi ve kardeşlerini yanına alarak kol kanat oldu mu?
Acaba Esmanın hayal ettiği gibi ;
“Mutlu Bir Aile” olabildiler mi?