Geçen sene yılbaşı için yazdığım yazıyı hatırlıyorum. Sizlere 2020 yılında pandemi ile birlikte yaşadığımız onca felaketten bahsetmiştim. Kazalar, depremler peşimizi bırakmamıştı diye detaylarla anlatıp, “2020 bir an evvel bitsin ve 2021 güzelliklerle gelsin” diyerek dileklerde bulunmuştum..
Bugün de, daha iyisi gelecek umuduyla ve dualarımızda iyi şeyler dileyerek 2021 yılını yolcu ediyoruz. Bitmekte olan 2021 için 2020’yi arattı mı? Sorusunun cevabı hakkında yorum yapmayayım. Herkese göre farklı cevabı vardır mutlaka. Ama tek bildiğim yeni yılda da, pandemi sorununun devam edeceği…
İnsanoğlu, yaşamın vazgeçilmezi olan sorunlarla uğraşırken, bazen de kendi kendine sorun yaratabiliyor. Her yılbaşı yaklaştığında bazı dini ve milli ritüeller için tartışma konusu oluşuyor ve çözümsüz bir sorun ile daha uğraşıp duruyoruz…
Bu dönemde karşımıza çıkan ve çözülmez ya da çözülmesi zor dediğim sorun ise; Noel ve Yılbaşı ağacı süslemesi…
Semavi dinlerden olan İslam dini ile birlikte Hristiyanlık ve Musevilik, tabii olarak kültürel etkilenme yaşamışlardır. Bazı dini ritüellerin birbirine benzediği aşikârdır. Ancak Noel; Hz. İsa’nın doğumunu sembolize ettiği için, aynı İslam dinindeki “Mevlid Kandili” gibi, Hristiyanlık dininin bir kutlamasıdır.
Yılbaşı ağacı süslemesi konusuna gelince olay gerçekten bilimsel olarak ispat istiyor. Bir kesim Türklerin şaman geçmişinde yeni bir yıla girişi simgeleyen “Nardugan” bayramında ve akçam ağaçlarının süslendiği ve buna “hayat ağacı” dendiğini iddia ederken, diğer bir kesim bunu reddediyor.
Viyana’daki uluslararası Atom enerjisi kurumunda uzun yıllar görev yapan ve son zamanlarda Türklük tarihi üzerine araştırmaları ve yazıları olan Fizikçi Doç. Dr. Haluk Berkmen’in “Noel ve Nardugan” başlıklı yazısı; Yeni yıl kutlama geleneğinin Türk mitolojisinde ki yerini açıklamalı olarak aktarıyor.
Özellikle en uzun geceden bir gün sonra yaşanan ve uzamaya başlayan gündüzlerin birincisi yani 22 Aralık gününün “Yeni yılın başlangıcı” olarak kutlandığını ve bu kutlamalara “Nardugan” dendiğini öne sürüyor.
Bu bilgi, bir başka bilim insanı Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ tarafından da doğrulanıyor hatta daha ileri giderek Noel ve yılbaşı ağacı süsleme geleneklerinin, orta Asya’da yaşayan Türklerden yayıldığını iddia ediyor. Çam ağacının yaz-kış yeşil kalması nedeniyle “ölümsüzlüğü” sembolize ettiğini, dallarına renkli kumaşlar bağlayarak gündüzün geceyi yenişini kutladıklarını anlatıyordu.
Bütün bu bilgilere karşın eski Devlet Bakanı, İstanbul Aydın Üniversitesi Tarih bölüm başkanı akademisyen kimliği ve Türk milliyetçisi olarak siyasetçi kimliği ile tanınan Profesör Doktor Abdulhaluk Mehmet Çay, “Nardugan Bayramı ve yılbaşı kutlamalarının tarihi kaynaklarda yeri yok” diyerek iddiaları reddediyordu.
“Türklerin en köklü geleneği 12 hayvanlı Türk takvimine göre 21 Mart’ta kutlanan Nevruz bizim milli bayramımızdır. Nardugan ise farklı dini inanç gruplarından etkilenmiş olarak, Türk grupları tarafından kutsanan bir bayram olarak düşünmek lazım.” Diyerek neden reddettiğini paylaşmıştır.
Yukarıda size söylediğim gibi, sorun mu istiyorsunuz? Alın size çözülmesi zor, bilgilerin birbiriyle zıtlaştığı iki bilinmeyenli bir denklem… Peki, bu tür sorunlar sadece bizde mi var? Hayır. İnanın Dünyada bu ve benzeri sorunlar hep yaşanıyor.
İşte size bir örnek: Noel yani Hz. İsa’nın doğum günü, Ortodoks, Katolik ve Protestan Batı Hristiyanlığında 25 Aralık’ta kutlanırken, Doğuda Ortodoks Hristiyanlığı özellikle Süryani ve Ermenilerde 6 Ocak günü kutlanır.
Bazı Ortodoks kiliselerinin Jülyen takvimine göre 25 Aralık gününe denk gelen 6 Ocak gününü Noel olarak kabul etmeleri, tamamen miladi yani gregoryen takvimin Katolik Papa VIII. Gregory tarafından düzenlettirilmiş olmasıdır.
Kısacası çözümsüz gibi görünen bu tip sorunlar hep var olacak. Maksat siz kendinize, inançlarınıza neyi yakın hissettiğinizi düşünün. İnandıklarınızı yaşayın. Yeni yıl, sağlık ve mutluluk dolu günler getirsin sizlere ve geçen yılı aratmasın…