Öğle tatili nedeniyle ofiste dinleniyorduk. Bir personelim oğluyla telefonla konuşuyordu ki, sesi yükseldi ve “oğlum dün gece çalışırken sana öğrettiğim şeyleri ne çabuk unuttun? Bu söylediğin irrasyonel sayı, rasyonel sayı değil.” diyerek, üzüntüyle elini başına doğru götürüşüne tanıklık ettim.
Sayı dediği bildiğimiz rakamlardı… Benim zamanımda öyle rasyonel sayı, irrasyonel sayı diye bir şey yoktu. Merakımı yenemedim ve o her şeyi bilen arama motoruna sordum. “İrrasyonel” ne demek?
Cevap gecikmedi. Fransızca kökenli olan İrrasyonel sözcüğünün Türkçe karşılığı “akli olmayan” diye çıktı. Buna göre de rasyonelin karşılığı “akli olan” olmalıydı… Rasyonel kelimesini daha geniş açıdan; “doğru sonuca ulaşabilmek için bilgiye/bilime dayalı yapılan uğraşlar/çabalardır” diyerek açıklamıştı.
Şimdi nereden çıktı bu rasyonellik veya irrasyonellik derseniz? Son günlerde başımıza gelenleri, iyice detaylı olarak incelemek lazım derim. Ne zaman “akli” ne zaman “akli olmayan” davranıyoruz?
Roma İmparatorlarından Marcus Aurelius, çok önemsediğimiz şeylerin, ağaç yaprakları gibi, sert bir rüzgar sayesinde yere düşebileceğini söylediğinde, sevdiklerimizi her an kaybedebileceğimize dikkat çekmiştir. Aynı 6 Şubat günü Kahramanmaraş ve diğer illerde yaşananlar gibi…
Cumhuriyet tarihimizde, 1939 yılında Erzincan depremi, 1999 Gölcük depremi gibi 7 ve üzeri tam 14 büyük felaket yaşandı ülkemizde. Yani tam 14 büyük ve bir o kadar acı dolu deneyim yaşandı. Şimdi belki anlamışsınızdır, neden irrasyonellik başlığı ile yazıma başladığımı…
Her bir acı yaşadığımız felaket sonrası yaptığımız “suçlu” arayışlarımız, bizim için doğruyu bulmamıza hiç yardım etmedi bunca sene. Çünkü suçlu hepimizdik!
Büyük ölçekli planlardan tutunda, 1000’lik planları hatalı yapanlara, gecekondulara müsaade edenlerden, imar affı getirip bunları yasallaştıranlara, tek katlı ev için temel hazırlayıp, af geleceğini duyunca evini 5 katlı yapanlardan, vasıfsız malzeme ve işçilikle inşaat yapanlara, bütün inşaat sürecini denetleme / kontrol sorumluluğu olanlardan, bunlara göz yumup imza koyanlara kadar hepimiz.
İmar kanununun boşluğundan yararlanarak kendine villalar yapanlar, hobi bahçesi adı altında tarım alanlarını parselleyip değerinin 30 katına satanlar, devletten tarım yapacağım diye kiraladıkları yerlere özel çiftlik yapanlar ve her işlemde rant peşinde koşan bizler yani hepimiz.
Şehir plancılığı adı altında önemli bir bilim dalı olmasına karşın, doğru planlamadığımız şehirlerin hali ortada. Küçük Amerika olacağız diyerek başlayan hayalleri nasıl berbat ettiğimiz, yatay yapılaşma yerine yüksek katlı evlere dönerken, 1950’li yıllarda başlayan göç dalgalarının büyük şehirleri ne hale getirdiği malumunuzdur.
Jeoloji adı altında önemli bir bilim dalı olmasına karşın, hatalı jeolojik etüt sonucu sorunlarla boğuştuğumuz, zemin etüdü inşaat yapmaya müsait olmayan tarım alanlarına, ovalara şehirler kurduğumuz için başımıza gelmeyen kalmadı değil mi?
“Yirmibirinci yüzyıl için yirmi bir ders” adlı eserinde Yuval N. Harrari, “insanoğlunun çoğunlukla aldığı kararlarda, rasyonel analiz yapmaktan çok, duygusal tepkilere ve sezgisel kısa yol arayışlarına dayandırdığından” bahis eder. “Duygularla ve sezgilerle davranmanın bir anlamda ilk çağ yaşamıyla baş edebilecek birinin teknoloji ağırlıklı “silikon devri” döneminde yetersiz kalacağı gerçeğidir. “ diyerek irrasyonelliğe örnek oluşturmuştur.
Sonuç olarak, rasyonel kararlar alabildiğimizde; bugün yaşadığımız bu sıkıntılı süreçleri bir daha yaşamak zorunda kalmayacağımızı aklımıza koymamız gerekmekte. Bilimin ışığında, kurallara / yasalara uyarak, yani medeni insan olarak doğaya, çevreye saygılı bireyler olarak yaşamalıyız. Sorumluluklarımızı asla göz ardı etmemeliyiz.
Siyasetçisi, mimarı, mühendisi, müteahhidi, ustası, kalfası ve ev yaptıranı ile hepimiz yaşananlardan ders çıkartıp, kanunlara, yönetmeliklere uygun davranmayı şiar edinmeli ve uygunsuz davrananları uyarmalı ve hatta yetkili mercilere şikâyet etmeliyiz.
Unutmayın “aklın yolu” birdir…
Yaşamınızda daima rasyonel kararlar almanız temennisiyle, 6 Şubat Deprem süreci itibariyle, hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.