Geçenlerde bir belgesel kanalında programı ilgiyle izlerken, bir kabilenin “Kurban kestiğini” öğrenince, onlarla ilgili daha fazla bilgilere ulaşmak için hemen arama motoruna “Nenetler” yazdım. Okuduklarım hayli ilginçti. Sibirya’nın Yamal yarımadasında zor şartlarda yaşayan Nenetlerin, yeryüzünde iki büyük grup olduğunu öğrendim.
Tundra Nenetleri ve Orman Nenetleri, Turan kökenli olup Altay dağlarında yaşarlarken, MÖ 3000 yılında Fin-Ural dili konuşan halklardan uzaklaşıp, Türkçe-Altay dilleri konuşan gruplarla kaynaşmaya başlarlar ve zamanla kuzeye yönelerek, Rusya’nın en kuzeyinde Yamal yarımadasına yerleşirler.
Rusya’da idari bölgelere “Okrug” denildiği için, Nenetlerin yaşadığı yer olan Yamal yarımadasının tarifi aslında şöyledir; Kuzey batı Sibirya, Yamalo-Nenets özerk okruğu
Devrim, iç savaş derken bir de Stalin tarafından eziyet görüp katledilen Nenetler, Ren geyiği yetiştirmek görevi verilerek köylerde, çiftliklerde çalıştırıldılar ve Ren geyiği eti ile vergi vermeye zorlandılar. Çocuklarını ailelerinden koparıp, yatılı okullarda tutup, ana dillerini konuşmalarını yasakladılar.
Komünizmin çökmesiyle şehirlere göç eden Nenetler, alkolizm, işsizlik ve zihinsel sağlık sorunlarıyla boğuşurken, çiftliklerde Ren geyiği yetiştirmenin imkânsız olduğu görüldüğü için, geri kalanları Yamal bölgesinde tundra ortamında yaşamını göçer haliyle sürdürmeye devam ettiler.
Eksi 50 derece soğuğun yaşandığı ortamda, “Çum” adını verdikleri Ren geyiği derisinden çadırlarında barınıyor, Ren geyiği otlatarak, besicilik yaparak yaşamlarını sürdürüyorlar. “Ren Geyiği ekmeğimizdir.” deyişi bulunan Nenetler için, Ren geyiği hem evleri, hem besin kaynağı, hem de ısı ve ulaşım aracı olduğundan çok değerli kabul edilmektedir.
Nenetler toprağa ve doğal kaynaklara saygılı, Şamanist ve animist bir inanca sahip olup, İslamiyette olduğu gibi “Kurban” adetleri oluşturmuşlar. Ren geyiği Tanrıya kurban edilir ve eti paylaşılarak yenirmiş. Ayrıca ilginç olan, Klan anlayışında bir sosyal yapı haline gelmişler ve bizde ki gibi gelin adayları için başlık parası uygularlarmış. Tabii bunu ren geyiği ile öderlermiş…
Dünyanın bilinen doğalgaz rezervlerinin dörtte birinin bulunduğu zengin Yamal’da yaşayan, yoksul ama mutlu, bir o kadar cefakar bir halkın varlığından haberdar olunca, oralara gitme, Nenetleri tanımayı çok isterdim. Biraz imkânsız gibi görünse de, ölmeden önce yapılacaklar (Bucket list) listesine ekledim bile…
Kurban bayramının kutlanacağı bugünlerde, bayram sözcüğünün ne anlama geldiğini iyi bilenler ve onu uygulayanlara hep imrenerek bakmışımdır. Bayramlar; Milli olsun, Dini olsun, içimizin coşkulu bir sevinç kaplanmasıdır. Başkalarına karşı dargınlığını, kızgınlığını silip atabilmektir. Kul olarak Allah’a, vatandaş olarak Devletine, bayrağına bağlılığını yaşayabilmektir.
Bayramlarda tatil olmasının bir önemli sebebi; eş-dost ve akrabayı, hastaları, ihtiyaç sahiplerini hatırlayıp onlara ulaşmayı sağlayarak gönül almaktır. Tabii kapitalist sistem, bayram tatillerinde seyahat programları sunarak, bu özelliği ortadan kaldırsa da, devam ettirenleri kutlamak gerekiyor.
Kurban Bayramının özünde; paylaşmak, yardımlaşmak olduğu için de pek anlamlı gelir bana. Gıdayı veya ihtiyaç duyulanı paylaşmak bir anlamda hayatı paylaşmak gibidir. Kardeşçe bölüşmek ne yüce bir duygudur, alana da, verene de…
Kurban kesmek konusunda önemsediğim bir konuyu unutmadan sizinle paylaşmalıyım. Birçok kişi gibi benim de çok dikkat ettiğim; bir canlı kurban da olsa onun can taşıdığını unutmadan, eziyet çektirmeden ibadetimizi yapmalıyız.
Nice bayramlara sağlık ve esenlik içerisinde inşallah…