Göztepe bayraklı tabutu ile Çarşı'da Karşıyakalıları gözyaşına boğan efsane kaleci Deli Mahmut Mahmut Yaylım Ateş Deli Mahmut'u yeni nesil pek bilmez.
Hatta bizim nesil de bilmez ama o Göztepe'nin sararmış tarihi sayfalarının en önemli kahramanlarından birisidir... Göztepe'nin eskilerinin ise en büyük muhabbet ve neşe kaynağıdır. O sadece bir futbolcu değil çok renkli neşeli bir karakter müthiş yetenekli ve bir o kadar da hırslı bir kalecidir. Kimilerine göre de o kadar doğal ve kendine münhasır birisidir ki hiç bir senarist onu yazamaz, hiç bir aktör ise onu oynayamaz. O sanki futbolun neşeye sevgiye, aşka dönüşmüş halidir. Aslında hayatı kardeşleriyle birlikte dramlarla başlamış bir evlattır.
Deli Mahmut (Mahmut Yaylım Ateş) 1907’te Arnavutluk’ta İşkodra’da dünyaya gelmiştir. Babası Boşnak asıllı Tacir Bekir Bey ile annesi Arnavut asıllı Tepedelenli Mehmet Ali Paşa’nın yeğeni Lütfiye hanımdır. Babası Bekir Bey İşkodra’dan Adriyatik kanalıyla İtalya’ya gemilerle ticaret yapan bir tüccardır….Anne Lütfiye hanım Balkan Savaşı başladığında Osmanlı topraklarında yaşanan savaşı, işgalle gelen sefaleti, açlığı, acıyı katliamı çocuklarına yaşatmamak adına ailesinin Anadolu’ya göçüne ön ayaklık eder. Anne Lütfiye hanım daha önce Osmanlı Ordusu’nda yüzbaşı (kolağası) rütbesinde görev alan en büyük oğlu Yakup’un yardımıyla 15 gün süren göçün ardından ailesini önce İstanbul’a, ardından da İzmir’e Karşıyaka’ya getirtir.
Arnavutluk’taki tüm mal varlıklarını ve gayrimenkulleri üç çuval altına satıp İzmir’e gelen aile Karşıyaka’da Alaybey’e yerleşir. Mahmut, 2’si kız 8 kardeşli ailenin altıncı evladıdır. 1. Dünya Savaşı sırasında Arnavutluk’tan getirdikleri paraların büyük bölümünü (iki çuval altını) harcamak zorunda kalan ailenin fertleri geleceği de düşünerek ayrı ayrı işlerde çalışmaya başlar. Bu arada Mahmut’un ekmek fabrikalarında çalışan abisi Malik kaleciliğe çok meraklıdır. O dönemler berber dükkanında çıraklık yapan Mahmut ve Cemal ile İbrahim de futbola çok ilgilidir. Dört kardeş mahalle aralarında oynanan maçların en gözde yıldızlarıdır. Bir kalede Mahmut, diğer kalede Malik vardır... Bir tesadüf sonucunda Karşıyakalı yöneticilerin gözüne batan Malik genç yaşta kendisini Karşıyaka kulübünde bulur. Müthiş yeteneklidir. 17 yaşında Karşıyaka’nın kalesine geçen Malik 1926’da hiç gol yemeden şampiyon olan ve kupayı Atatürk’ün elinden alan Kaf-Kaf’ın unutulmaz ismidir.
Malik hiç gol yemeyen kaleci olarak Türk futbol tarihine geçer. Aynı zamanda çok iyi bir müzisyen olan Malik, Karşıyaka’nın en önemli figürlerindendir. Soyadı kanunu çıktığında en büyük ağabey Yılmaz, Malik ise ‘Yaylım, Mahmut ise Ateş soyadını benimser ancak daha sonra ailenin ortak kararıyla Yaylım soyadı kayıtlara geçirtilir. Göztepeli taraftarlar Mahmut’a çılgın olduğu kadar renkli kişiliği nedeniyle Ateş diye seslenince onun soyadı Yaylım Ateş olarak kalır. Karşıyaka’da forma giyen Malik o kadar iyi bir kalecidir ki İngiliz devi Arsenal bile onu iki kez transfer etmek istemiş ama o Karşıyaka’ya olan sevgisi nedeniyle gitmemiştir. Mahmut da abisi gibi çok yetenekli bir file bekçisiydi. Ama Malik, Mahmut’un Karşıyaka’da kendisinin yedek kalmasını içine sindiremez ve onu elleriyle yeni kurulan Göztepe’ye götürür. Mahmut böylece Göztepeli olur.
Kısa sürede Göztepe onu, o Göztepe'yi o kadar sever ki ikisi de birbirlerinin en önemli parçası olur. Mahmut'un lakabı ‘Deli’dir… Çok renkli bir kişiliğe sahiptir. Maçlarda yaptığı hareketler ve davranışlar hakemleri, rakipleri çıldırtır, Göztepeli taraftarları ise coşturur… Dönemin futboluna tanık olanlar, “Göztepe’nin Mahmut'un gelmesiyle seyirci sayısının da arttığını söylerler. Sırf onu izlemek için Göztepe maçlarına gidenlerin sayısı az değildir. Futbolun henüz para olmadığı forma aşkının ön plana çıktığı dönemlerdir. Deli Mahmut aynı zamanda Karşıyaka’nın göbeğinde Maviköşe denilen yerde berberlik yapmaktadır.
Dükkanı ise Göztepe’nin sarı-kırmızılı renkleriyle donatmıştır. Düşünsenize Karşıyaka’nın göbeğinde Göztepe’nin renklerine taşıyan bir berber dükkanı. Göztepe kazandığında sokağı Göztepe bayraklarıyla donatıyor, davul zurna çaldırıyor, Karşıyakalıları kızdırıyordu. O dönemler iki camia arası şimdiki gibi değil, çok iyidir iki kulüp adeta kardeş gibidir. Malik ile Mahmut da iki camianın sevimli ve bir o kadar başarılı iki sembolüdür. Karşıyakalı taraftarlar sık sık Deli Mahmut’un berber dükkanına gider Kaf-Kaf çekip onu kızdırır,, bazen de ‘size 4-5 atarız’ deyip onu çileden çıkarırdı. Mahmut ‘un berber dükkanından çıkıp onlara saydırması Karşıyaka esnafının en büyük eğlence kaynaklarındandı. Ama Göztepe kazandığında ise Mahmut'un Karşıyaka'da yürüyüşü bile değişir, önüne gelenle dalga geçer onları çıldırtırdı.
Daha önce kendisini kızdıranları mutlaka bulur onlarla hesaplaşırdı. Kısacası Deli Mahmut kendine has üslubuyla Karşıyaka camianın en çok sevdiği isimlerin başındaydı. Bu arada Mahmut en güzel maçlarını Karşıyaka'ya karşı oynar ağabeyini nispet yapıp, tribündeki Karşıyakalıları kızdırırdı. O dönemde de Karşıyaka ile Göztepe maçları işte bu tatlı rekabet nedeniyle büyük ilgi toplardı. Herkes iki kardeşin mücadelesini merak eder stada koşardı. Karşıyaka’nın kalecisi Malik, Göztepe’nin kalecisi Mahmut iki kardeş maçlarda öylesine güzel kurtarışlar yapardı ki izleyenler mest olurdu. Mahmut fanatik Göztepeli olduğu için iki kale direğinin arasına Göztepe bayrağı asmadan maçlara çıkmazdı. Göztepe’nin rahmetli antrenörü Ahmet Cücen yaşarken anılarında, “Mahmut da ağabeyi Malik gibi çok iyi bir kaleciydi.
O dönemlerde futbol gönül işiydi. Mahmut'un asıl işi berberlikti. Karşıyaka Maviköşe’de hiç eksik olmayan papyonu ve beyaz önlüğüyle mahallenin berberiydi. Her traşa gittiğimizde bir futbol hikayesini dinlerdik. Rumeli göçmeni olduğundan konuşması bize çok sevimli gelirdi. Bir hikayesini hatırlarım: Hakem bir pozisyondan ötürü bizim (Göztepe’nin) aleyhine penaltı verir. Kaleci Mahmut diğer futbolcularla birlikte karara itiraz eder ancak hakem kararından dönmez penaltı vuruşu yapılacaktır. Top penaltı noktasına dikilir. Deli Mahmut hala konuşmaktadır. "Eğer bu penaltıysa bende kaleyi açarım" diyerek ellerini kavuşturarak bir direğe yaslanıp bekler. Düdük sesiyle penaltı vuruşu yapılır. Ama rakip oyuncu şaşkın şekilde yavaşça topa dokunur boş bıraktığı köşeye plase vuruş yaptığı için top tıngır mıngır giderken Deli Mahmut güçlük çekmeden topu eğilip alır.
KENDİ TAKIM ARKADAŞINI NASIL KOVALADI?
Deli Mahmut İstanbul'daki bir Beşiktaş maçında kalesinde 3 gol görünce takım arkadaşlarına öylesine sinirlenir ki santraya kadar çıkar sonra alır topu gider rakip kaleye... Aslında kaleci olmasına rağmen ayaklarına o kadar çok hakim, müthiş kıvrak ve teknik bir oyuncudur. Öylesine alır başını gider ki kimse onu durduramaz. Birer birer rakiplerini geçtikten sonra ceza alanın içine girer. Tam rakip kaleci ile karşı karşıya kaldığında Beşiktaşlı savunma oyuncularından birisi nasıl olursa olur yanında bitiverir. Yine de gol atmak üzeredir ama sağ tarafında bomboş pozisyonda onu takip eden takım arkadaşın daha müsaittir.
Topu onun önüne yuvarlar. O ise topa öylesine kötü vurur ki dağlara taşlara... Oradan topu auta atmak, gol atmaktan daha zordur. Ama takım arkadaşı zoru başarır bomboş kale yerine topu auta atar. Zaten sinirinden çıldırmış olan Deli Mahmut topun dışarı gittiğini görünce bir anda kendisini kaybeder. Başlar takım arkadaşını kovalamaya.. Yüzde yüzlük golü kaçıran arkadaşı önde, Deli Mahmut arkada saha etrafında dolanmaktadır. Bu arada maç maçlıktan çıkmış tribünde taraftarlar, sahada futbolcular gülmekten yerlere yatmaktadır. Öyle ki hakem bile cebinden sarı kartı çıkartıp gösterirken Göztepeli Mahmut'a gülmekten kendisini bir türlü alamaz. İşte Deli Mahmut böylesine enteresan bir adamdır... Karşıyaka’nın unutulmaz kalecisi Ekrem Güçsav ise Deli Mahmut ile ilgili, “Ağabeyi Malik Karşıyaka’nın gelmiş geçmiş en iyi kalecilerinden birisiydi. Çok iyi bir müzisyendi. Ona kimse kolay kolay gol atamazdı.
Ama Mahmut da neredeyse onun kadar iyi bir kaleciydi. Karşıyaka ile Göztepe o dönemler o kadar iyi dost kulüplerdir ki birbirleriyle oynadığı maçlarda birbirlerine futbolcu alıp verirlerdi. Ağabeyi Malik ne kadar Karşıyakalı ise Mahmut da o kadar Göztepeliydi. Göztepe’nin Avrupa Kupası maçlarında Beden Terbiyesi binasının yanındaki kapalı tribünde oturur her maç öncesinde uğur getiriyor diye Gürsel Aksel kaptana hep çiçek verirdi. O tribüne çıktığında Göztepe taraftarları yine coşardı” diyor.
Göztepe’nin 1945-46 sezonunda Milli Eğitim Kupası’nda şampiyon olan Fenerbahçe ile oynadığı maçta yaptığı kurtarışlarla rakip oyuncuları çıldırtan Mahmut’u o maçta İstanbul ekibinin yöneticileri çok almak ister ama o “Ölürüm de Göztepe’den ayrılmam” der.
Maçı kazanan Fenerbahçe’nin unutulmaz santrforu Naci Bostancı, “Onun gibi kaleci görmedim” der… Altınordu’nun eski futbolcularından İzzet Özbaydur ise, “Göztepe’nin Deli Mahmut diye bir kalecisi vardı. Çok renkli bir kişilikti. Kalede kıpırdamadan durur, durur, sonra pat diye atlayıverirdi. Sırf onu izlemek için maça gelen taraftarlar vardı. Bir keresinde Sait Altınordu ağabeyi öyle kızdırdı ki hayatında ilk kez penaltı kaçırmasına neden oldu” demişti. Deli Mahmut lakaplı Mahmut Yaylım Ateş 1987 yılında vefat ederken Göztepelilerin unutulmazları arasında yerini aldı. Ağabey Malik Yaylım’ın oğlu Doktor Yaşar Turgut Yaylım bir yazısında, “Babam Malik Karşıyaka’nın, Mahmut Göztepe’nin kalecisiymiş.
Diğer kardeş Şevket ise İzmirspor takımında sağ bek oynuyormuş. Babamdan sonra da diğer amcam Cemal Karşıyaka kalesine geçmiş ama onu yerini doldurmak gerçekten çok güçmüş. Daha doğrulu hiçbir kaleci Malik’in yerine dolduramazmış. Ama düşünsenize Bölge Ligi adeta kardeşler turnuvası gibi. Maçları kaçırmayan halam Remziye hanım ise bir Karşıyaka Göztepe maçında hem Malik’e, hem de Mahmut’u kızdırıyormuş. Bu durumu fark eden sahadaki foto muhabirinin tribünde oturan halama, “Neden ikisine de küfür ediyorsun?” diye sorduğunda, “Sana ne be adam. Onlar benim kardeşim değil mi’” diye yanıt vermiş” diye bahsediyor.
KARŞIYAKA VAPURUNDA KORNA İLE GÖZ-GÖZ ÇEKERDİ…
Fanatik bir Göztepeli olan torun Gökhan Özkan dedesi ile ilgili müthiş hikayeler anlattı bize… İşte onlardan birkaç tanesi… “Göztepe’nin Karşıyaka ile oynayacağı maçlardan önce Karşıyakalı taraftarlar dedemin berber dükkanın önüne gelir traş olmak istediklerini söylerlermiş…
Her seferinde aynı espri... Tabii ki gelenlerin sayısı öylesine fazla ki kuyruklar oluşurmuş… Sanki hepsi müşteriymiş gibi beklermiş. Maksat dedem Mahmut maça gitmesin veya maça geç kalsın. Durumu fark eden dedem hemen oradan, “Çocuklar biraz bekleyin, tuvalete gideceğim’ deyip ortalıktan kaybolurmuş. Gidiş o gidiş. Karşıyakalı taraftarlar dedemi ancak statta Göztepe kalesini korurken görürlermiş. Bu arada berber dükkanı mı? Allaha emanet, açık ve sahipsiz. Komşuları gelip kapılarını kaparmış… Hele hele bir de Göztepe maçından Karşıyaka’ya gelişi var ki o da ayrı bir seremoni. Göztepe kazandıysa dedem mutlaka kaptan köşküne çıkar vapurun düdüğünden ‘Göz-Göz-Göztepe’ çektirirmiş… Tabii ki vapurdaki ve sahilde vapuru bekleyen Karşıyakalılar çılgına dönermiş…
O ise ne yapıp edip aralardan sıyrılıp kimse bulaşmadan ortalıktan yok olurmuş. Dedem işte böyle çılgınca yaşarış. Ama herkes onu çok sever, sevdiğinden dolayı da ona kesinlikle zarar vermez ve verdirmezmiş” diyor…
KARŞIYAKA ÇARŞIDA GÖZTEPE BAYRAKLI TABUTLA DOLAŞTIRILDI
Göztepe’de oynayan, Karşıyaka’da yaşayan Deli Mahmut ölürken bile Karşıyakalılara yapacağı espriyi yapmıştı. Ve onunla ilgili bir anı daha torun Gökhan’dan; “Dedem çoklu organ yetmezliğinden Karşıyaka’da vefat etmiş. Kemalpaşa Camii’nde cenaze namazı kılınmış ve vasiyeti üzerine de tabunun üzerine Göztepe bayrağı konulmuş. Karşıyakalı ve Göztepeli taraftarlar 21 Ekim 1981 günü Kemalpaşa Camii’nden alınan Göztepe bayraklı Mahmut Yaylım Ateş’e ait tabutu omuzlarında Karşıyaka Çarşı boyunca ta İstasyona kadar taşıyarak cenaze arabasına yerleştirmiş. Üzerine basarak belirtmek isterim ki dedemi Güzelyalı’dan gelen Göztepelilerle birlikte Karşıyakalılar da ağlayarak gözyaşlarıyla sırtlarında taşımışlar. Yani dedem yıllarca kızdırdığı Karşıyakalı taraftarlara Göztepe bayraklı tabutunu taşıtmış Hoş bir seda misali….
Sonuçta o Göztepeli ama Karşıyaka çocuğuydu. Dedemin cenazesi Çiğli Mezarlığı’na defnedilmiş. Dedem tam bir Göztepe aşığıymış. Ben de onun gibi Göztepe sevdalısıyım.” Mahmut Yaylım Ateş’in yeğeni Doktor Turgut Yaylım, “Mahmut amcam içi dışı bir olan bir adamdı. Göztepe kulübü ona defalarca, “Gel sana Güzelyalı’da berber dükkan açalım demesine rağmen o bunu kabul etmemiş Karşıyakalıları Karşıyaka’da kızdırmaya devam etmiştir. Bir davet üzerine Şevket amcam ile birlikte vapur iskelesinin karşısındaki bir restorana gitmiş.
Masada arkadaşlarıyla sohbet ederken caddeden gelen bir arabanın kasti olarak bariyerleri aşıp amcamın üzerine sürmesi üzerine Mahmut amcam operasyon geçirdi. Bize hep ‘Ben kısa bağırsaklı bir adamım’ derdi. O durumda bile espri yapardı. Onu çok severdim, onunla vakit geçirmeye bayılırdım.
Ona adamım” derdim. Yaptığı kurtarışlarla takımını zaferden zafere taşıyan, kendine has üslubuyla kendisini sevdiren, müthiş stiliyle takımını ateşleyen, renkli kişiliğiyle maçlara can katan, sempatik tavırlarıyla kendi taraftarını oluşturan, müthiş sevgiyle formasına bağlı olan Deli Mahmut’u sevgiyle saygıyla anıyoruz. Toprağın bol olsun Deli Mahmut...