Göztepe tarihine damga vuran ilk Danimarkalı.
METİN OKTAY’IN YERİNE GALATASARAY’A GİDERKEN GÖZTEPE’YE İMZA ATTIRILAN İLK YABANCI
JOHN NİELSEN
26 Mart 1946
Rasmus Ankersen Göztepeli olacak mı, imzayı ne zaman atacak, projeleri ne, Göztepe taraftarı ile ilgili neler düşünüyor, Göz-Göz’e dair ne gibi hayaller kuruyor. Türkiye ve İzmir ile ilgili neler düşünüyor, nasıl bir takım kuracak. Göztepe camiasında herkes bu olaya kilitlenmiş durumda. Ben ise bugünkü yazımda büyük Göztepeli Ahmet Burak abimin uyarısıyla Göztepe’nin tarihine damga vuran bir başka Danimarkalı’dan John Nielsen’den söz edeceğim. Ankersen de inşallah Nielsen gibi Göztepe tarihine derin ve güzel izler bırakır adını unutulmazlar arasına yazdırır.
Neyse geçelim Efsane takımı yıllar önce ziyarete gelen Çeşme’de tanışma fırsatı bulduğum Nielsen’in gerçek hayat hikayesine. John Nielsen aslında Göztepe’ye zorla ve büyük tesadüfler sonucunda gelen bir futbolcuydu…
Adnan Süvari Göztepe takımında yabancı futbolcunun oynatılmasına karşıydı… Bülent Eken’in bastırması sonucunda Adnan Süvari’ye rağmen imza attırılan Nielsen belki istenmeye istenmeye alındı ama o da kısa sürede Adnan Süvari başta olmak üzere kendisini takıma sevdirip takımın en önemli parçalarından birisi oldu. Göztepe’nin o dönem yurt içi ve yurt dışı maceralarının önemli kahramanlarından birisi olan Nielsen’in Göztepe ile buluşması da hayli ilginçti. Çünkü, o Galatasaray’da futbolu bırakmakta olan Taçsız Kral Metin Oktay’ın yerine Galatasaray için İstanbul'a getirtiler bir futbolcuydu… Neyse John Nielsen’in hayat hikayesini kısa pasajlarla sizlere anlatmaya çalışalım…
BABASI ÖLÜNCE FUTBOLLA HAYATA BAĞLANDI
John Nielsen 26 Mart 1946’da Danimarka’nın bahçeleri, kaldırımları ve müzeleri meşhur Nakskov kentinde doğmuştu… Babası eski bir amatör futbolcu olan Nielsen’in futbol macerası da, küçük yaşlarda babası tarafından şehrin adını taşıyan Nakskov FK’nın futbol okuluna yazdırmasıyla başladı… En büyük tutkusu babası ile futbol oynamaktı. Onun gibi toplara vurur, onun gibi goller atar, onun gibi koşar ve onun gibi sevinirdi… Nielsen’in belki de en mutlu anları babası ile vakit geçirdiği o anlardı. Hafta sonları onunla birlikte futbol okulu idmanlarına gitmeyi iple çekerdi… O küçük kramponlarıyla sahada kendisini göstermeye çalışırken, babası da onu tribünden büyük bir gururla izlerdi… Ancak bu mutluluk uzun sürmedi.
Nielsen henüz 8-9 yaşındayken babası amansız bir hastalığa yakalandı ve kısa süre sonra da öldü… Nielsen çok üzülmüştü. Bu olay genç Danimarkalıyı derinden etkilemişti. Annesi de bir süre sonra başka birisiyle evlenince Nielsen ne yapacağını şaşırdı. Amcasının evine yerleşti. Babası ölmüş, annesi başkasıyla evlenmiş hayatı darmadağın olmuştu. Onun hayata tutunması ise futbolla oldu. O futbol oynadıkça babasını hatırlıyor, onunla geçirdiği güzel anları yaşıyordu. Artık Nielsen için futbol hobi olmaktan çıkmış bir tutkuya dönüşmüştü. Annesi onu her ne kadar bu yoldan caydırmaya çalışsa da o tamamen kendisini futbola adamıştı. John Nielsen’in dram kokan futbol macerası işte böyle başlamıştı. Attığı şık gollerle adından kısa sürede söz ettiren Nielsen yıldız, genç,
Ümit takım derken kendisini Nakskov’un A takımında buldu. Attığı gollerin sayısı o kadar fazlaydı ki bu Danimarka’daki diğer kulüplerin de dikkatini çekti. Nielsen orada gol kralı olunca B.1901 Nyköbing takımına transfer oldu. Orada Futbol otoritelerinin kısa sürede dikkatini çeken John Nielsen Danimarka 21 Yaş Altı Milli Takımı’na davet edildi ve gollerini Milli formayla sürdürdü.
Danimarka o sıralarda sarı kafalı golcü Nielsen’i konuşmaktadır. Nielsen 2.Lig takımlarında iki sezonda attığı 35 golle şov yapmaktadır. Nielsen 21 Yaş Altı milli Takımları’nda da gollerine devam edince Avrupa’nın birçok ünlü takımı onun peşine düşer. Nielsen için Kopenhag devreye girmiştir ama onun gönlü yurt dışında oynamaktadır.
GALATASARAY DERKEN GÖZTEPE İLE ANLAŞTI
Nielsen’i isteyen kulüplerin arasında İspanya’nın Sevilla, ve İtalya’nın Napoli takımları da vardır… Nielsen’i yakın takibe alan kulüplerden bir tanesi de Galatasaray’dır. Ve o Galatasaray genç yıldızı biran önce kadroya dahil etmek için sabırsızlanır. Ama onun yolu bir diğer sarı kırmızılı takım Göztepe ile birleşir. Nielsen Göztepe’de bir Türkiye, bir de Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonlukları yaşar. Belki iki kısa yıl süre alır ama gönülleri fetih ederek gider. İşte Nielsen ve Göztepe mecarası…İki sezonda 35 gol kaydeden Nielsen ilk olarak bir diğer sarı-kırmızılı takım olan Galatasaray’ın radarına girer.
ADNAN SÜVARİ ALINMASINI İSTEMEDİ VE İSTİFA ETTİ AMA…
Metin Oktay’ın jübilesinden sonra teknik direktör Kaloperoviç’e önerilen Nielsen hocadan veto yedi. Galatasaray için İstanbul’a gelen Nielsen, kendisine ‘neden anlaşamadın?’ diye sorulunca, “Kaloperoviç benim transferimden komisyon istedi” demişti. Bu durum ortalığı karıştırdı. Nielsen İstanbul’daydı ve boştaydı. Galatasaraylılar eski oyuncuları Göztepe’nin yardımcı antrenörü Bülent Eken’e ‘hoca çok büyük bir oyuncuyu kaçırdı. Dilersen Göztepe’ye gelsin’ dedi. Eken Adnan Süvari’nin yabancı futbolcuya karşı olduğunu bildiği için durumu yönetime bildirdi. Göztepe yönetimi de Süvari’den habersiz tamam dedi. Devreye giren Göztepe oyuncuyla hemen anlaştı ama bu sefer de Adnan Süvari krizi patlak veridi.
Transferden haberi olmayan Süvari istifasını verdi. Çünkü Göztepe’nin geleneğinde yabancı futbolcu yoktu ve bu futbol anlayışlarına ve felsefesine de tamamen tersti. İstifa olayı gündeme bımba gibi düştü. Hatta Nielsen’in gönderilmesi bile konuşulmaya başlanmıştı. Ancak araya hatırlı kişiler girip ‘istemezsen oynatma’ denilince Süvari tekrar takımın başına döndü. Bülent Eken’in de antrenör olarak yer aldığı takımda Nielsen de kısa sürede kendisini önce takım arkadaşlarına sonra da Süvari’ye sevdirip futboluyla da kabul ettirince Efsanelerin vazgeçilmezi oldu. 1969-70 sezonu KupaF Galipleri Kupası’nda Union Luksenburg’a 2, Cardif City’e ise bir gol atar. Göztepe çeyrek finalde Roma’ya elenir. O sezon ligde 3 gol atabilen Nielsen ertesi sezon tekrar eşleştikleri Urnuon Luksenburg maçını da boş geçmez.
ÇOK İYİ KARAKTERLİ BİR OYUNCUYDU
Rahmetli Halil Kiraz, bakın Nielsen için ne demişti: “Zaten Nielsen gelir gelmez bizim takımla kısa sürede uyum sağlamıştı… Cenap (Öztezel), Nihat Yayöz, Ertan Öznur ve benim ile çok iyi anlaşırdı. Bize çok faydalı oldu. Rakipler için çok tehlikeli oldu. Tam bir profesyoneldi. O bizden çok şeyler öğrendiğini söylüyordu ama biz de ondan profesyonelik adına çok şeyler öğrendik. Sonra ülkesine geri döndü Danimarka’daki eski takımında oynadı. Sonra da Almanya’da bir futbol okulunun sorumluluğunu almıştı” demişti.
ESKİŞEHİR MAÇINDA ADETA ŞOV YAPMIŞTI
Dönemin gol kralı ve büyük golcüsü Fevzi Zemzem John Nielsen için, “Adnan Süvari ağbi onun başta alınmasını hiç istememişti. Sonradan o da kabullendi… Nielsen ilk geldiğinde çok şaşkındı… kısa sürede uyum sağladı. Çok iyi niyetli bir oyuncuydu… Biz onu, o da bizi çok sevdi… Bizim gibi yaşamaya başladı. Çok iyi bir yuvaya geldim. Burası çok huzurlu. Sadece idmanlarda ve maçlarda değil, özel yaşantımızda da bize dahil olmaya çalışırdı. Onun giderdik. Türk usulü espriler bile yapmaya başlamıştı. Hiç unutmuyorum. Eskişehir maçında bir gol atmıştı. İnanın o gol bize o maçı kazanacağımıza inandırdı. Daha sonra da o kupayı aldık. Onunla dil konusunda sorun yaşamazdık ama gözlerimizle çok iyi anlaşırdık. Çok iyi bir futbolcuydu. Bize çok faydalı oldu.”
John Nielsen, Fevzi Zemzem’n dediği gibi ilk maçta yenildikleri Eskişehir ile İzmir’de oynanan maçta sahada adeta şov yapmıştı. Fevzi’nin attığı gole Eskişehir kısa süre sonra karşılık vermişti ki Nielsen en kritik olmayacak pozisyonda ve kritik zamanda gol atmıştı ki o gol belki de finalin habercisi gibi olmuştu… Nielsen’in Fevzi’ye verdiği gol pası ise tribündeki Göztepelilere bayram yaptırmaya yetti… John Nielsen kendisini hem takımdaki arkadaşlarına, hem taraftarlara ve de Adnan Süvari’ye sevdirmişti… Her ülkesine gidip de geldiğinde Türkler gibi takım arkadaşlarına hediyeler alarak geliyordu… Takımda uyumu süperdi…
Bir anı da Ertan öznur’dan. ‘Bir gün Gümüldür’de bir otelde kamp yaparken Adnan Süvari bize denize girmemiz için izin vermişti… Nielsen bayağı açılmış biz de merakla Onu izliyorduk. Bayağı uzaktaydı. Bir anda bağırmaya başladı… “help… help… help” diye… yani ‘imdat’ diye haykırıyor boğuluyormuş gibi hareketler yapıyordu. Hepimiz telaşlandık. İyi yüzme bilenler büyük bir panikle yol aldılar Nielsen’e doğru… takımın yarısından çoğu tüm gücüyle kulaç sallıyor onu kurtarmaya gidiyordu. Gidemeyenler de çok telaşlı panik yaşıyordu. Nielsen hızla kendisini kurtarmak için gelen arkadaşlarını görünce durdu. Gülümsüyordu. Aklınca Türkler gibi şaka yapmıştı. Ama bizim ödümüz kopmuştu. Kıyıya geldiğinde söylediği tek şey, ‘çok mutluyum. Sizin beni ne kadar çok sevdiğinizi gördüm ya’ demişti.
Nielsen Göztepe’yi çok sevmişti… O sezon da Göztepe’de büyük işlere imza atmıştı ama Göztepe çok iyi bir takımdı ve bu takımda devamlı süre alabilmek de bir o kadar zordu… Sonunda düşyündü taşındı gitmeye karar verdi… Yakınındaki futbolcuların değimi ile zaten sık sık Danimarka’dan gelen telefonlarla da morali bozuluyordu… Annesi ve kardeşleri artık onun eve dönmesini istiyordu… Avrupa’dan bir çok takımdan ona teklifler gelmesine rağmen o yeniden B.1901 Nyköbing takımına geri döndü…. Tabii gözden ırak olan gönülden de ırak olur misali birkaç yıl sonra herkesin onunla, onun herkesle irtibatı kesildi… Bir gün ansızım Nielsen geldi dediler… Dilerseniz o günü de Ertan Öznur’a bırakalım.
GÖZTEPEYE SEVDALI DANİMARKALI
“Biz 70’li yaşlardaki adamlar o gün çocuklar gibiydik… Zeki (Çırpıcı) ağbi bizi bir araya getirmişxti… Eşiyle İzmir’e tatile gelmiş. Zeki ağbiye haber salmış.. Bize öylesine candan sarıldı ki bizim bir parçamız gibiydi. Nereden bilgi aldıysa aramızdan ayrılanlara çok üzüldüğünü söyledi. Kim ne zaman nasıl öldü biliyordu. Bizi takip etmeyi hiç bırakmamış. İzmirli dostlarından bilgi alıyormuş. Laf arasında durup durup ‘Göz-Göz-Göztepe’ diyordu… Sonra İzmir’deki bir maça götürdük onu. Bu kez tribünde Göztepe’yi seyrediyorduk. Taraftarlar Nielsen’e sevgi gösterisinde bulundu. O da tribünleri selamladı. Çok mutluydu, bizde onu tanıdığımız için çok mutluyduk. ’
Nielsen, Göztepe’nin tarihteki ilk yabancı ama bizden bir yıldızıydı… Göztepe onu, o Göztepe’yi çok sevdi…
Tıpkı yıllar sonra hasret kaldığı arkadaşlarıyla buluştuğu anda ilk sarıldığı gibi…