Nostalji yazmaya devam....
Bu sefer futbolun efsanelerini yad edeceğim yazımda... Ölümsüz efsaneleri... Renkleri dinlerii dilleri mezhepleri memleketleri yaşları ne olursa olsun ama hiç ölmeyen efsaneleri... Belki efsanelerin cansız bedenlerini toprağa gömebilirsiniz ama yaptıklarını asla.. Çünkü onlar hiç ölmez...
Milyonları ardından koşturan futbolun aslında sadece futbol olmadığı yıllardır söyleniyor, konuşuluyor, tartışılıyor. Futbol 11'erli iki takım arasında ayakla oynanan oyunun dışında çok ama çok şeyleri ifade eder... Aslında bu sporu böylesine büyük kitlelere sevdiren efsaneler değil midir? Onlar değil midir aidiyet duygusunu körükleyen, bir kulübe bağlanmanın ne demek olduğunu anlamlaştıran. Hele bazıları vardır ki, kariyerlerinin tamamını tek kulübe bağlarlar... Efsane olmuşlardır ve adları kulüpleriyle anılmadan geçilmez... Tarih onlardır aslında kulüpleri kulüp yapan, renkleri süsleyen, sevgiyi körükleyen onlardır. Onlar futbolun bayrak adamlarıdır. İsimleri renklerle bütünleşir, şarkılarda notalaşır, futbol var oldukça bayrak adamlar gönülden gönüle dalgalanır. Pele (Santos), Maradona (Napoli), Carles Puyol (Barcelona), Francesco Totti (Roma), Oliver Kahn (Bayern Münih), Alessandro Del Piero'yu (Juventus) yazabiliriz ama biz kendi ülkemizdeki bayrak adamlardan bahsedeceğiz...
Son nefesinde konu Altay'dı
VAHAP ÖZALTAY (Altay 17 yıl):
Türk futbolunun gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden birisi olan Vahap Özaltay 17 yıl boyunca Altay forması giydi. Altay'da Milli Takıma seçilen ilk futbolcu unvanını aldı. Aynı zamanda ilk profesyonel futbolcudur.
Dokuz yıl Altay'da oynadıktan sonra Racing'e transfer oldu. Kafa golleri nedeniyle "Türk Kafası" lakabını taşıdı. Yeniden Altay'a dönüp futbolculuk hayatını noktaladı. Roman gibi hayatlardandı Vahap Özalatay'ınki. 1965'te henüz 58 yaşındayken Altay kongresi sırasında konuşma yaparken geçirdiği kalp kriziyle hayata gözlerini yumdu. Dile kolay tam 27 yıl
SAİT ALTINORDU (Altınordu 27 yıl):
Döneminin en büyük ve yetenekli futbolcularındandı. Kendinden sonra gelen ve daha sonra 'Taçsız Kral' unvanını alacak olan İzmirli Metin Oktay'ın okuldan kaçarak Alsancak'ta izlediği, Damlacık takımında futbolcu olduğunda da onun taşıdığı 8 numaralı formayı sırtına geçirerek öykündüğü Sait Altınordu'dur. 1910-1978 yılları arasında yaşamış Sait 16'sında geldiği Altınordu'da tam 27 sene görev yaptı, A Milli Takım'da destanlar yazdı. Altınordu'ya geldikten 8 sene sonra çıkan soyadı kanununa müteakip çok sevdiği külübünün adını soyadı olarak aldı ve 43 yaşına kadar canı kadar sevdiği kulübünde forma giymeyi sürdürdü.
Fuat Göztepe unutulmaz
FUAT GÖZTEPE (Göztepe 18 yıl):
Türk futbolunun en önemli oyuncularından Göztepe tarihinin ilk efsane ismi Fuat Göztepe, döneminin diğer iki efsane adamı Vahap Özaltay ve Sait Altınordu gibi, takımına her şeyini veren ve karşılık olarak da soyadını kulübünden alan bir futbolcudur. Altay'da oynamış fakat yerine Dominico isimli bir Rum'un oynatılmasını hazmedemeyerek 1931 yılında Göztepe'ye geçmiştir. O dönemde senede sadece bir veya iki kez yapılan milli maçlarda, tam 5 kez Türkiye Milli Futbol Takımı formasını da giyer. Yunanistan'ın Enosis takımının 4-3 mağlup edildiği maçta 4 golü de atarak destan yazar. 1936 yılında Göztepe'nin Egespor'u 15-0 yendiği maçın 10 golünü Fuat Göztepe atar. Pozitif futbol anlayışı, zeka dolu çalımlan, topa hakimiyeti, sert voleleri ve temiz ahlakıyla kısa sürede gönüllerde taht kurar.
Cengiz Kocatoros (Karşıyaka 27 yıl)
1943'te doğan Cengiz Kocatoros, Karşıyaka'nın diğer bir çok yıldızı gibi Karşıyaka Lisesi'nde yetişti, Altınordu'da da profesyonel olarak futbol oynadı. Karşıyaka'da "Gode lakabıyla" hala gönüllerdeki tahtını koruyan Kocatoros, milli formayı da giydi. Futbolunun yanı sıra kişiliği ile de öne çıkan Gode Cengiz, 27 yıl futbol oynadığı Karşıyaka'ya menajer olarak da hizmet verdi. Gode, 23 Haziran 1985'te Çeşme'de geçirdiği beyin kanaması sonucu hayata çok genç yaşta veda etti.
Efsane takım Göztepe
Ünlü futbol adamı Adnan Süvari önderliğindeki Göztepe'nin efsane takımı 1960 ile 1972 yılları arasında tarihi büyük başarılara imza attı. Bu dönemde Avrupa'da iki kez çeyrek final oynayan, yarı finale yükselen ve A Milli Takım'ın iskeletini oluşturan Göztepe, Türkiye'de ise üç büyüklere kök söktürmüş, üç kez final oynadığı Türkiye Kupası'nda 2, iki kez final oynadığı Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda bir kez şampiyon olmuştu.
Federasyon Kupası'nı da müzesine götüren Göztepe'nin bu başarısında futbolcuların uzun yıllar birlikte omuz omuza yürek yüreğe oynamasının büyük katkısı oldu. Ali Artuner - (Küçük) Mehmet Işıkal - Çağlayan Derebaşı -Hüseyin Yazıcı - (Büyük) Mehmet Aydın - Nevzat Güzelırmak - Nihat Yayöz-Ertan Öznur- Fevzi Zemzem - Gürsel Aksel - Halil Kiraz ve diğer arkadaşları Ceyhan Yazar, Güngör Çilekçiler, Judi Vergili, Mehmet Türken, Ali Çağlar destanlar yazdılar ve gönüllerin efsanesi oldular.
Ver Lefter'e yaz deftere"
LEFTER KÜÇÜKANDONYADİS (Fenerbahçe 17 yıl):
1947'de Fenerbahçe'ye geldi. 1951'de İtalya'nın ACF Fiorentina takımına transfer oldu. 1 yıl da Fransa'nın OGC Nice takımında oynayan Lefter, 1953-1954 sezonundan itibaren yeniden Fenerbahçe'ye döndü. Aynı sezon, İstanbul Ligi'nde gol kralı olan Lefter, 1964'e kadar toplamda 17 yıl giydiği Fenerbahçe forması altında 400'ün üzerinde gol kaydederek erişilmesi güç bir rekora imza attı. Golcülüğünden ötürü "Ver Lefter'e, yaz deftere!" sloganı onun için yaygın olarak kullanıldı. Futboldaki ustalığından, çalımlarından ve gollerinden ötürü "Ordinaryüs" sıfatıyla anıldı.
Gönüllerin de kralı oldu
METİN OKTAY (G.Saray-16 yıl):
Türk futbolunun taçsız kıralı Metin Oktay Yün Mensucat'ta başlayan, İzmirspor'da devam eden futbol hayatında Galatasaray'da yıldızlaştı. Taçsız Kral oynadığı yılların çoğunda sezonu gol kralı bitirmiş ve attığı 38 gol ile uzun süre, "Bir sezonda en çok gol atan futbolcu" sıfatını taşımıştır. 1954-1968 arası milli formayı 40 kere giymiş ve 21 gol atmıştır. Beyefendiliğiyle ve duruşuyla da herkes tarafından çok sevilmiş, Türkiye'de centilmenliğin timsali olmuştur. Adına şarkılar, besteler, filmler yapılmış, şehirlerin en güzel yerlerine onun heykelleri dikilmiştir. Galatasaray'ın taraftar sayısına da oldukça büyük etkisi vardır.
Hakkı Yeten (Beşiktaş 17 yıl)
Beşiktaş'ın efsane futbolcusu, teknik direktörü ve eski başkanı "Baba" lakaplı Hakkı Yeten, Siyah-beyazlı formayı giydiği 1931-1948 yıllarında 439 maçta rakip kalelere 382 gol atmayı başardı. Bu aynı zamanda Beşiktaş'ın tarihinde kırılamayan bir rekor oldu. Golcü kimliğinin yanı sıra otoriter kişiliği ile de tanınan Baba Hakkı, uzun yıllar siyah-beyazlı takımın kaptanlığını da yaptı. Premier Lig ekibi Arsenal'in Londra davetini geri çevirerek Beşiktaş'ta kalmaya devam eden Hakkı Yeten, 22 kupa kaldırdı. Futbolu bırakmasının ardından iki dönem Beşiktaş'ın teknik direktörlüğünü yapan Hakkı Yeten daha sonra kulübünde de 3 dönem başkanlık yaptı. Daha sonra yönetim kurulu tarafından onursal başkan seçilen Baba Hakkı, 16 Nisan 1989'da yaşama veda etti. Yeten Fenerbahçe ve Galatasaray'a en çok gol atan Beşiktaşlı oldu.
KULÜPLERİYLE BÜTÜNLEŞENLER
AYFER ELMASTAŞOĞLU (Altay 22 yıl)
BÜLENT KORKMAZ (G.Saray 21 yıl)
RIZA ÇALIMBAY (Beşiktaş 20 yıl)
MUSTAFA DENİZLİ (Altay 18 yıl)
CÜNEYT TANMAN: (G.Saray 17 yıl)
HAMİ MANDIRALI: (Trabzonspor 17 yıl)
MÜJDAT YETKİNER (Fenerbahçe 17 yıl)
HAKAN KUTLU (Ankaragücü 15 yıl)
ŞENOL GÜNEŞ (Trabzonspor 15 yıl)
VOLKAN DEMİREL (Fenerbahçe 15 yıl)
SABRİ SARIOĞLU (G.Saray 15 yıl)
SANLI SARIALİOĞLU (Beşiktaş 14 yıl)
AYHAN ELMASTAŞOĞLU (G.Saray-14 yıl)
SEYFİ TALAY (İzmirspor 14-Göztepe 4 yıl)
GÖKMEN ÖZDENAK (G.Saray 13 yıl)
SEDAT ÖZDEN (Bursaspor 13 yıl)
SEMİH ŞENTÜRK (Fenerbahçe 13 yıl)
CAN BARTU (Fenerbahçe 12 yıl)
GÖKHAN KESKİN (Beşiktaş 11 yıl)
ŞÜKRÜ GÜLESİN (Beşiktaş 10 yıl)
Unuttuğum ve gözden kaçırdığım daha bir çok isim olabilir o nedenle şimdiden özür diliyorum.