Biz hiç formamıza ihanet etmedikş size şerefli bir forma teslim ettik....
Gürsel Aksel Gürsel Aksel diye haykırıyoruz yıllarca... Kimilerine göre koca kaptan kimilerine göre kaynana ama herkese göre büyük efasene... Hiç merak ettiniz mi Göztepe Stadı'na ismini veren Gürsel Aksel'in ce nasıl biri olduğunu... Eskiler iyi bilir ama ya yeni nesil... Bilenler bilmeyenlere anlatsın misali bu kez Koca Kaptan Gürsel Aksel ile Göztepe'nin 18 yıl sonra Süper Lige çıkmasında en önemli rolü oynayan Erdoğan Arıca'nın hikayesini dillendireceğizç Maksadımız günün boş çatışmalarından çıkıp tarihin sararmış sarı sayfalarında dolaşıp o günleri yad etmek... Gürsel Aksel ile tanışamadım ama onu ağabeyi Güler Akse'den dinledim.. Tüylerim ürperirdi her konuşmamızda adeta o günleri yaşar o heyecana ve duygu seline kaptırırdık kendimizi... Çok keyif alırdık Güler ağbi ile sohbetlerimizde. Bitmesini istemezdim.. Dünyanın en iyi aktörlerinin oynadığı en iyi senaryolu oscarlık filmler bile halt etmişti dudaklarından çıkan kelimelerle oluşan hayaller. Hiç bir şey o kadar iyi ifade edilemezdi o yaşananları... Sonra Erdoğan Arıca ile tanıştım Göztepe sayesinde. Ben gazeteci o teknik adam olarak gelmiştik karşı karşıya... Kader bizi çok iyi iki dost yapmıştı. Ruhu şad olsun müthiş bir insandı.. O da uyumayı pek sevmezdi neredeyse sabahlara kadar kaldığımız otelllerin lobisindeki koltuklarda oturur sohbet ederdik. Ertesi gün yöneticiler espriler yaparş 'Ayakta uyuyorsunuz otel parası veriyorsunuz' derlerdi... Konu elbette futbol ve ağırlıklı olarak Göztepe'ydi. Onunla da deplasmanlarda uzun uzun sohbet etme fırsatı bulurdum. Sonra Güler Aksel ve Erdoğan Arıca sohbetleri beni Gürsel Aksel ile ilgili bu yazıya götürdü... Nereden nereye... Gürsel Aksel'den Erdoğan Arıca'ya... Diyeceksiniz ne alaka Gürsel Aksel ile Erdoğan Arıca... Alaka var hem de ne alaka... Dilerseniz başlayalım geçmişe dair...Aydın Bilgin başkanlığındaki Göztepe yönetimi 1999 yılında 18 yıl sonra şampiyon olan o takımı kurması için takımın başına teknik direktör Erdoğan Arıca'yı getirmişti. Göztepe muhabiriydim. Yıllık izinde olduğumdan Arıca'nın imza törenine gidememiştim ama Göztepe'nin Nevşehir'deki kampında onunla yüz yüze gelmiştim. Hiç unutmuyorum. İlk gün kalacağımız otelin girişinde karşılaşmıştık onunla. Çok sertti, huysuz ve agresifti... Göztepe'yi 18 yıl sonra şampiyon yapan son efsane takımın baba futbolcuları Hasan Çelik'ler, Ceyhun'lar, Kurthan'lar, Aykut'lar, Ramazan'lar bile tir tir titriyordu karşısında...
Otel görevlileri onunla karşılaşmamak için kaçacak delik arıyordu. Bir muhabir olarak önümüzdeki o koca sezonu onunla geçireceğimizi düşündüğüm de, "yandık" deyip off çekmiştim için için... Ama nereden bilirdim ki o huysuz adamın hayatımdaki en önemli, en değer verdiğim insan olacağını... Evet, Göztepe onun başında olduğu takımla 18 yıl aradan sonra bugünkü adıyla Süper Lig'e çıkamadı ama inanın o şampiyonlukta onun ruhu ve alın teri vardı... O benim hayatta tanıdığım en önemli insanlardandı, adam gibi bir adamdı... Belki Ordu'da doğmuştu, Galatasaray ve Fenerbahçe'de forma giymişti ama kim ne derse desin o iyi bir Göztepeliydi...
Ona Göztepe sevgisini ise Gürsel Aksel aşılamıştı. Şimdi diyeceksiniz ki nereden çıkardın Gürsel Aksel'i... İşte dillerden dillere dolaşan o hikayenin baş kahramanlarından birisi de Erdoğan Arıca'ydı.
Efsane takımın koca kaptanı Erdoğan Arıca'nın futbolculuk döneminde Orduspor'u çalıştırıyordu... Erdoğan müthiş yeteneğiyle o dönemde ön plana çıkmış herkes onu konuşuyordu... Tabiii onun bu duruma gelmesinde de Gürsel Aksel'in katkısı büyüktü... Kimse onun yüzüne bile bakmazken o Erdoğan'ı kadroya alıp oynattı. O Erdoğan daha sonraki dönemde Türk futbolunun en önemli yıldızlarından birisi oldu.
1976-77 sezonunda Göztepe ligde zor günler yaşıyordu. Ligin son haftasına girildiğinde sarı-kırmızılı ekip Ordu deplasmanına gitmişti. Göztepe o maçtan beraberlikle bile ayrılsa ligde kalacak, kaybederse küme düşecekti. Maçtan önce Göztepeli yöneticiler günler öncesinden Ordu'ya gitmişti... Koca Kaptan'a adeta yalvarıyorlardı: "Aman Gürsel, Göztepe'nin kaderi senin elinde. Bize bir puan bile yetiyor. Futbolcularla konuş, bu işi bağla'....
Koca kaptan duyduklarına inanamıyordu ve onlardan köşe bucak kaçıyordu...Sonunda Göztepeli yöneticiler bir yolunu bulup Gürsel Aksel'i evinde sıkıştırdılar... Gürsel Aksel kahroluyordu ve duyduklarını Göztepeliyim diyen o adamlara hiç yakıştıramıyordu... Ve sonunda dayanamayıp evinde oturduğu koltuktan fırlayıp; "Siz hiç futbolcunuza bu maçı satın diyebilir misiniz? Biz bugüne kadar Göztepe'de formamıza hiç ihanet etmedik, ettirmedik. Size şerefli bir forma bıraktık. Düşeceksek şerefimizle düşeriz. Kalbim Göztepe'yle ama ben böyle bir şey yapamam..." diyerek onlara kapıyı gösterdi... Aklından hiç geçmezdi böyle şeyler yaşayacağını... Bu konuşulan takım Göztepe olamazdı bunları söyleyenler ise kesinlikle Göztepeli olamazdı.
O günden sonra hiç uyuyamadı koca kaptan gözünü kırpmadı. Ve maç günü gelmişti. Göztepe'nin efsanesi o küçük dev adam müthiş bir karmaşa yaşıyordu. Bir tarafta ekmeğini yediği Orduspor diğer tarafta tarihi zaferlere imza attığı hayatını adadığı Göztepe vardı...
Üzgündü ama yapacak bir şey yoktu.. Ordulu taraftarlar da futbolcuları da onu çok seviyordu.. Gürsel Aksel maçtan önce Göztepeli yöneticileri görmemezlikten geliyordu. Bu karmaşık duygularla soyunma odasına gidip futbolcularına, seslendi. Konuşması titrek ve ağlamaklı gibiydi... "Arkadaşlar biliyorsunuz benim kanım, canım her şeyim Göztepe. Ama sakın bana bakıp duygusal davranmayın. Çıkın mertçe, erkekçe oynayın ve maçı kazanın" dedi. Erdoğan ve arkadaşları bir tarafta çok sevdikleri Gürsel Aksel'in o hallerini gördükçe kahroluyorlardı ama yapacak bit şey yoktu. Çıkacak ve delikanlıca oynayacaklardı. Zaten Gürsel hocaya da söz vermişlerdi. Müthiş bir mücadelenin yaşandığı maç oldu... Karşılaşma bir o tarafa bir bir bu tarafa gidiyordu. Maçın sonlarına doğru Orduspor golü bulmuştu. Göztepe skoru döndürmek için çok uğraştı ama emekler nafile sonuç vermiyordu. Sonunda hakemin bitiş düdüğünün ardından Orduspor o maçı 2-1 kazandı. Göztepe küme düşmüştü. Ama Ordusporlu oyuncular hiç ama hiç sevibmeden uzaklaştılar sahadan. Göztepeliler yıkılmıştı. Futbolcular Ordu'da çimlere gömülmü haberi alan İzmir'deki Göztepeliler kahrolmuştu. Öyle ya büyük destanlar yazan Avrupa'yı sarsan o takım artık Devler Ligin'nde değildi küme düşmüştü... Maçtan sonra Orduspor soyunma odası ölü evi gibiydi. Futbolcular odaya gittiklerinde Gürsel Aksel'i hüngür hüngür ağlarken buldular.
Bir çocuk gibiydi korumasız. Onu teselli etmeye çalıştılar ama nafile. Orduspor maçı kazanmış Göztepe hem de Gürsel Aksel'e mağlup olup küme düşmüştü... Aksel daha sonra kayıplara karıştı. Neredeydi nereye gitmişti bilen yoktu... İstifa bile etmeden kenti terkedip gitmiş kimseye haber vermemişti... Aksel'den uzun süre kimse haber alamadı. Meğer ailesine bile haber vermeden Kula'ya gitmiş. Tam bir buçuk ay hiç ama hiç kimseyle konuşmamış... Saç sakal darmadağın dolaşmış... Sonra onu fark edenler bin bir güçlükle İzmir'e getirebildiler... O yöneticiler kimdi neydi neden bunları yaptı o hiç önemli değildi. Onlar tarihin kirli sayfalarında utançlarıyla sınanırken Gürsel Aksel hiç ama hiç unutulmadı... Rize'deki benzin İstasyonu'ndaki talihsiz patlamada genç yaşında hayata gözlerini yuman Gürsel Aksel'in ismi daha da büyüdü. Dudaktan dudağa onun destanları konuşuldu yazıldı söylendi. Sonunda onun ismi Güzelyalıdaki o statta ölümsüzleşti... Ruhun şad olsun koca kaptan ruhun şad olsun Güler Aksel ve ruhun şad olsun Erdoğan Arıca... Ne güzel insanlarsınız ki siz hiç ölmediniz ölmeyeceksiniz...
Hep derler: Dünya iyilerin yüzü hürmetine döner diye... Aynen öyle..