Göztepe’nin kurucusu Muammer Akar’ın yüzbaşı rütbesiyle Fahrettin Altay komutasında İzmir’e ilk giren süvari birliğine mensup milli mücadele kahramanlarından birisi olduğunu biliyor muydunuz?
ÖNCE İZMİR’İ KURTARDI SONRA GÖZTEPE’Yİ KURDU
Muammer Akar’ın sadece bir mahallede adı yaşıyordu. Kimdi, neydi, ne yaptı, ne zaman doğdu, ne zaman öldü kimse bilmiyordu. İzmirli araştırmacı gazeteci Sinan Genç, Grebe’de gözleri önünde ailesi yakılan, hiç evlenmediği için ailesi olmayan 9 Eylül kahramanı Muammer Akar’ın yok olmaya yüz tutmuş destansı hayatını gün yüzüne çıkardı
İzmirli araştırmacı gazeteci Sinan Genç, geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkardığı ‘İsyanla Başlayan Efsane Göztepe’ Kitabı’nda bugün sadece bir mahallede adı yaşatılan Göztepe’nin kurucusu Muammer Akar ile ilgili yepyeni bilgilere ve belgelere ulaştı. Muammer Akar sadece Göztepe Kulübü’nün kurucusu değil bir Milli Mücadele kahramanı askerdi. Bugün sadece bir mahallede adı yaşatılan, ailesi ve yakınları olmadığı için de hakkında pek de bir şey bilinmeyen Muammer Akar, 9 Eylül 1922’de Fahrettin Altay komutasında İzmir’e ilk giren Mürsel Paşa’nın 1. Süvari Tümeni’nde görevli bir yüzbaşıydı (kolağası). Süvari Yüzbaşı’sı olarak hayatını vatanına adayan Muammer Akar, Göztepe’de de ölümsüz eserler bıraktı.
Onun romansı hayatı sadece Göztepeliler için değil, vatanını seven her Türk evladının bilmesi gereken bir destandı.
BEKİR FİKRİ’NİN AKRABASIYDI
Muammer Akar’ın hayatı 1902 yılında doğduğu kent Grebene’de başladı. Grebene o dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu’nun Manastır Vilayeti’nin Serfiçe Sancağı’na bağlı bir kaza idi. Yıl 19011’di. Muammer Akar henüz 9 yaşındaydı. Grebene işgal edilmiş, bölgede yaşayan Türk aileleri de büyük işkenceler ve zulümlere hedef olmuştu. Grebene kahramanı binbaşı Bekir Fikri Bey ise onların yakın akrabasıydı.
Grebene işgalinden sonra Yunanlılar her yerde kendilerine karşı 600 kişilik gerilla birliği ile kan kusturan, Milli mücadele kahramanımız Bekir Fikri’yi arıyordu. Bekir Fikri öylesine büyük bir kahramandı ki dağlardaki o 600 kişilik gerilla birliği ile 5000 kişilik Yunan Ordusu’na kök söktürüyordu. Yunan istihbaratçılar ise Grebene’nin her köşesinde Bekir Fikri’yi soruyorlardı. ‘Bilmiyorum’ diyenlere ise müthiş işkenceler çektiriyorlar, ölümle tehdit ediyorlardı.
AİLESİNİ DİRİ DİRİ YAKTILAR
Günlerden bir gün Yunan istihbaratçılar komşularının ispiyonları sonucunda Muammer Akar’ın ailesine ulaştılar. Sordular, ‘Bekir Fikri nerede?’ diye. Söylemediler. Türlü işkencelere karşı tek bir kelime etmediler. Muammer Akar’ın annesi ve babası, Yunanlılar ne yaparlarsa yapsınlar, ‘ölürüz de söylemeyiz’ dediler. Evet,öldüler ama söylemediler. Yunanlılar sonunda Muammer Akar’ın Grebe’de ki evlerini kundakladılar. Diri diri yaktılar. Muammer Akar, kız kardeşi Muazzez ile birlikte bir mucize sonrasında güçlükle yanmaktan kurtuldu. Ama annesi, babası ve diğer kardeşi gözleri önünde yanarak ölmüştü. Muammer ve kız kardeşi dağa çıktı, günlerce hıçkıra hıçkıra ağladı, haykırdı. Abi-kardeş o küçük yaşlarda dağlarda çaresizce yürürken onları Bekir Fikri’nin fedaileri fark etti. Alıp götürdüler Bekir Ağa’nın yanına. Grebene kahramanı Bekir Fikri akrabalarının çocuklarını karşısında görünce şoke oldu, onları güçlükle teselli etti. ‘Benim abimin de evini yaktılar. Ailemi katlettiler. Onların intikamını mutlaka alacağım diye yemin etti. Sizi İstanbul’a göndereceğim’ dedi.
SÖZÜNÜ TUTTU ASKER OLDU
Muammer Akar itiraz etti, ‘Ne olur kardeşim gitsin ben sizin yanınızda kalayım, savaşayım. Hem de ailemin intikamını alırım’ dedi. Bekir Fikri, ‘Sen daha çocuksun, git İstanbul’a oku, sen de asker ol’ dedi. Muammer ant içmişti. Asker olacak, ailesinin kanı yerde kalmayacaktı. Muammer Akar, Bekir Fikri’ye bağlı gerillalar denetiminde maceralı bir yolculuğun ardından İstanbul’a geldi. Onları İstanbul’da askerler karşıladı ve doğruca Yüksek Muallim Mektebi’ne (Öğretmen Okulu’na) götürdü. Muammer Akar kardeşiyle orada yatılı okudu. En büyük dileği Bekir Fikri gibi asker olmaktı vatan için savaşmaktı. Ve azmetti sonunda hayalleri gerçek oldu. Öğretmen okulunu başarıyla bitiren Muammer Akar, Mekteb-i Erkan-ı Harbiye’ye kabul edilince dünyanın en mutlu insanı olmuştu. Muammer Akar, Mekteb-i Harbiye’nin faaliyetlerini sonlandırması sonucunda 1921 yılında yardımcı teğmen (Mülazım-ı sani) olarak İstiklal Savaşı’na katıldı. İlk görev yeri ise Fahrettin Altay’ın komutasındaki Süvari Kolordusu’ydu. Muammer,İzmir’in dağlarında hayal ettiği Bekir Fikri gibi Yunan askerlerine karşı savaşan Kuvayi Milliye neferi kahraman bir Türk askeriydi. 9 Eylül 1922’de Fahrettin Altay Paşa’nın önderliğinde İzmir’e giren ilk Türk generali Mürsel Paşa’nın komutasında 1. Süvari Birliği’nin içinde üsteğmen (Mülazım-ı evvel) Muammer Akar da vardı.
Aynı birliğin için de kendisi gibi İzmir’e giren ve Hükûmet Konağına ay-yıldızlı bayraığımızı çeken Yüzbaşı Şerafettin de silah arkadaşlarındandı. Gösterdiği büyük başarılar nedeniyle Muammer Akar süvari yüzbaşılığına kadar yükseldi. İzmir’e girişi sırasında Kordonboyu’nda bir sivilin üzerlerine bomba atması sonucunda ağır yaralandı. O esna da 4 Türk askeri şehit oldu. Güçlükle hayata döndürüldü. Savaşta aldığı bu yaralar onun askerliğe devam etmesine engel oldu. O da sonunda gazi unvanıyla emekli olup çok sevdiği Göztepe’ye yerleşti. İzmir Belediyesi’nde yıllarca üst düzeyde yöneticilik yaptı, meclis azalığı görevlerinde bulundu. Göztepe’de çok seviliyor ve güveniliyordu. Göztepe’ye bir spor kulübü kurulması fikrini ilk ortaya atanlardan birisi o oldu. Muammer Bey kuruluşundan, şahlanıp yükselişine kadar Göztepe’nin içinde olan bir neferdi. Muammer Akar Gürsel Aksel Stadı ile kulüp binasının spor tesisi olmasında ve tahsisinde en önemli rolü üstlenmiştir. 1930’lu yılların başlarında Göztepeli gençlerin ayaklanmasında padişah ismi olan Reşadiye’nin Güzelyalı’ya dönüştürülmesinde de önemli rol üstlenmiş ve bu uğurda dört ay hapis yatmış yürekli, gözü pek bir kişiydi. Muammer Akar sadece Göztepe’ye değil, İzmir’e büyük hizmetlerde bulunmuş, eserleriyle hala yaşayan ancak unutulmaya yüz tutmuş bir efsanedir. Onlardan birisi de yine bataklık olan bugünkü Karşıyaka Stadı’nın kurulup spor tesisi yapılmasını sağladı. İzmir Belediyesi’nde üst düzey yöneticilik ve meclis üyeliği yapan, Göztepe’ye önemli hizmetlerde bulunan Muammer Bey Atatürk’ün güvendiği en önemli isimlerden birisiydi. Kurtuluş Savaşı sonrasında Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) ve çok partili dönemden sonra da Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) uzun yıllar üst seviyede yöneticilik yapan Muammer Akar eski Gözümoğlu Sineması’nın bitişiğindeki İzmir’in ilk apartmanı Anadolu’da oturuyordu.1932-34 ve 1941-1944 dönemlerinde Göztepe’de başkanlık yapan Muammer Akar hiç evlenmemişti ve çocuğu yoktu. Muammer Akar’ın en yakın dostlarından birisi dönemin İzmir Belediye Fen İşleri Müdürü Sati Kayran’dı. Sadi Kayran’ın oğlu Kaya Kayran bakın Muammer Akar ile ilgili neler anlattı: “Babamın çok yakın arkadaşıydı. Anadolu, Gec Postası, Demokrat Ege ve Ege Telgraf Gazeteleri’nde çalışmıştı. O zamanlar Osman Kibar’ın sıkı muhaliflerinden birisiydi. 1965’te larenks (Gırtlak) kanseri oldu. Anadolu Apartmanı’nın zemin katında oturuyordu. Çok çalışkan birisiydi. Hastalık döneminde bizde kalırdı. Ameliyat olduğunda da çoğu zaman onun yanında refakatçı olarak kalırdım. Orhan Cura’nın babası Prof. Dr. Hulki Cura onu ameliyat etmişti. Ama hastalığı çok ilerlemişti. Onu ailecek çok severdik. Sanki ailemizin içinden birisi gibiydi. O nedenle onunla bol bol sohbet etme imkanı buldum. Kurtuluş Savaşı’na da katılmıştı. Dağlarda efelerle omuz omuza vatan müdafası yapıyorlarmış. Bir gün Yunan ve İngiliz subayları korumasız olarak yolda ilerlerken karşılarına bizimkiler çıkmış. İngiliz ve Yunan subayları tir tir titriyorlarmış, çok korkmuşlar. Muammer amca İngiliz subayının yanağını okşayarak, ‘Burası bizim vatanımız ne işiniz var. Biz siz değiliz. Kalleşlik sevmeyiz’ deyip salıvermişler adamları. Bir daha da oradan düşman askerleri geçemez olmuş. Muammer amca, İzmir Belediyesi Fen İşleri Müdürü olan babam Sati Kayran’dan 3-4 yaş küçüktü. Muammer amca övünmeyi hiç sevmezdi. Hiç yakını yoktu. Vefatında mirasçı olarak Bekir Grebene adında bir doktor yeğeni geldi. Muammer amca asil bir adamdı. Salon adamıydı, aile adamı değildi. Çok güzel giyinir, karşısındakilerle çok iyi diyalog kurar, çok güzel konuşurdu. Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın Kemeraltı’ndaki eczanesinin bitişiğindeki yerde İzmir’in önde gelen isimleri ile bir araya gelir sohbetler ederlerdi. Konu hep vatan, millet, cumhuriyetti. Birbirlerine öylesine nazik davranır ve hitap ederlerdi ki bizler büyük sevgiyle onları izler ve dinlerdik. Mustafa Kemal Atatürk’ü canlarını feda edecek kadar çok severlerdi.”
ONLARIN YANINDA OTURMAK BİLE AYRICALIKTI
Kaya Kayran’ın kardeşi Işıl hanım ise Muammer amcası ile ilgili bakın neler söyledi:‘Çok saygıdeğer, beyefendi birisiydi. Ben onun fotoğraflarını ve ölüm ilanlarını 50 yıl sakladım. Onun unutulmasına çok üzülüyordum. İnanın siz arayınca çok ama çok mutlu olduk. Muammer bey çok asil bir adamdı. Çok iyi bir çevreleri vardı. Abim anlatmış Kemeraltı’nda dostlarıyla buluşmalarını. Ben ve abim hiç ses çıkarmadan kenarda onları izlerdik. Ben de ona bazı bilgiler ilave edeyim. Babam ve Muammer amca dostlarıyla genelde Kemeraltı’ndaki Şekercibaşı Ali Galip’te bir araya gelirlerdi. En yakın arkadaşlarından birisi de Halikarnas Balıkçısı olarak bildiğimiz Cevat Şakir Kabaağaçlı (Ünlü roman ve hikaye yazarı), Rüştü Şardağ (yazar, besteci, şair, yorumcu, milletvekili), Raşit Güzey, hakim Reşat Bey, dahiliyeci Fahri Güzey, Ali Fuat Böke, Kazım Polater… O toplantılara biz meclis deriz öyle herkes katılamazdı. Birçok iş adamı o meclise katılmak için izin isterdi. Başları hep dikti. Mesele Cumhuriyetin bekasıydı. Ülke zor günlerden geçiyordu ve ‘neler yapabiliriz’ di.
GÖZTEPE STADI VARSA ONUN SAYESİNDE VAR
Göztepe’nin kuruluşunda öncü olan Muammer Akar, hayatını Atatürkçülüğe, cumhuriyete, vatanına, İzmir’e ve Göztepe’ye adadı…O zamanlar Reşadiye olan semtin adının Güzelyalı olarak değiştirilmesinde büyük çaba sarf etti. Hatta, bu uğurda dönemin savcısıyla tartışınca 4 ay hapishanede yattı. 1941-1943 yılları arasında da kurucusu olduğu Göztepe’nin yeniden başkanlığını yapan Muammer Akar eskiden Halimağa bataklığı olarak bilinen şuandaki Göztepe Stadı’nın bulunduğu yeri dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i de ikna ederek imara açtırmış ve oraya stat yapılmasını sağlamıştı. Muammer Bey, 1942’de temeli atılan 1949’da açılışı yapılan eski Göztepe Stadı’nın en büyük emektarlarından birisiydi. Belediye Başkanı Reşat Leblebicioğlu ile birlikte Göztepe Stadı’nın yeri gibi bataklık olan Halkapınar bataklığının kurutulması ile belediyeye 12 milyon lira değerinde arazi kazandıran, Hatay, Halil Rıfatpaşa gibi semtlerin kanalizasyon sorunlarını çözen, İzmir’in bir çok yolunun asfaltlanmasını sağlayan, yarım kalan Behçet Uz Hastanesi ile Fevzi Paşa Bulvarı’nın tamamlanmasında önemli rol üstlenen Akar, belediyenin en öndeki neferlerinden birisiydi. O dönenle belediye meclisi onun adının çok sevdiği Göztepe’deki bir mahalleye verilmesine karar verdi. Emeklilik döneminde de çalışmaya ve hizmete devam eden Muammer Akar, 1950 ve 1960 yıllarda da Göztepe Kulüp binasının yapılması ve zaman zaman yenilenmesinde de önemli rol üstlendi. Muammer Akar ömrünün son dönemlerinde de Demokrat İzmir Gazetesi’nde köşe yazıları ile gündemi belirleyen isim oldu. Muammer Akar 29 Temmuz 1967 yılında hayata gözlerini yumarken hiçbir yakını yoktu. Yalnız öldü ama aslında o yalnız değildi. Vatanı için savaştı, şerefi ile yaşadı ve ardında Göztepe gibi büyük bir kulüp bıraktı.
İsyanla Başlayan Efsane GöztepeKitabı satışta
Spor camiasının sevilen isimlerinden Sinan Genç’in kaleme aldığı ‘İsyanla Başlayan Efsane Göztepe’ kitabı geçtiğimiz günlerde Göztepe Mağaları’nda ve www.gozgoz.com.tr’de satışa sunuldu. Belgeleriyle, Göztepe’nin bilinmeyen tarihini ortaya çıkaran, efsane isimlerinin hayatlarını kaleme alan ve çok değerli fotoğraflarla bambaşka bir pencere açan Sinan Genç, “Hayallerim gerçek oldu” dedi. Genç, “Kulüpleri kulüp yapan binalar değil, insanlardır. İşte bu bakış açısıyla Göztepe’nin romanını yazdım. Çok ciddi bir ekiple kitabı hazırladık. Göz nuruyla işledik. Her Göztepelinin kütüphanesinde olması gereken, büyüklerin çocuklarına emanet bırakacağı bir eser oldu. Ekibim adına söylüyorum ki Göztepeliyim diyen herkes bu kitabı okuduğunda Göztepe ile çok daha fazla gurur duyacaktır” dedi.
Bombalı saldırıda yaralanınca
Ailesinin Grebe katliamında diri diri yakılışına tanıklık eden, henüz 9 yaşındayken Bekir Fikri tarafından İstanbul’a gönderilen Muammer Akar Süvari teğmeni olarak mezun olduğu Mektebi Harbiye’den işgal altındaki İzmir’e gönderildi.Vatanın kurtulması için göğsünü siper eden Muammer Akar, 9 Eylül 1922’de Fahrettin Altay komutasında İzmir’e ilk giren Mürsel Paşa’nın 1. Süvari Tümeni’nde görevli bir yüzbaşıydı (kolağası). 9 Eylül günü Kordon’daki bombalı saldırıda yaranan Akar’ın silah arkadaşı ise hükümet konağına Türk bayrağını çeken Yüzbaşı Şerafettin’di. İzmir kurtulduktan sonra Gazi Süvari Yüzbaşı’sı olarak emekli edilen Muammer Akar, Göztepe’de de ölümsüz eserler bıraktı.