Bergama Uygarlığı, bu buluşun merkezidir. Bergama Kralı 2.Eumene zamanında (2.yüzyıl) çok inceltilen kuzu derisinden Parşömen kağıt yapıldı. Mısır Firavunu, Bergama Kütüphanesi’ni kıskandığından Bergama’ya ihraç edilen Papirüsü kesince, Bergamalılar yeni bir kağıt türü yaratmak için düşünmeye ve araştırmaya başladılar.
Sardis’li Krates, Bergama Kralı’na keçi derisinden özel biçimde hazırlanmış bir örnek getirdi. Krates’in yardımcısı İrodikes, derileri daha ince bir duruma getirerek istenildiği gibi kullanılacak hale getirmişti. Bu iş üzerinde çalışan sanatkarlar, çeşitli boyda olan derileri keserek ve istenilen rengi vererek şimdiki kitapların bir proto tipini oluşturdular. Bu kağıtlar üzerine ucu sivri madeni çubuklarla yazı yazılır, sonra bildiğimiz kitap haline getirilirdi. Kağıdın her iki tarafının da kullanılması büyük kolaylık getirdi.
Parşömen sayesinde antik çağın tüm değerli yapıtları yazılmış, çoğaltılmıştır. Bilginler eserlerini yaratmış, yazıcılar kopya etmiş, böylece Bergama Kütüphanesi 200.000 kitapla dolup taşmıştır. Bergama M.Ö.133 yılında Roma yönetimine geçtiği zaman Romalı bilginler Dünya ve Anadolu kültürünü incelemek için aradıkları eşsiz yapıtları Bergama Kütüphanesi’nde buldular. Bu kütüphane, İmparator Antonyus tarafından Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya hediye edilmiştir. M.Ö.47 yıllarında yanan İskenderiye Kütüphanesi böylece boşluğunu doldurmuş, Anadolu’nun en eski kütüphanesi yurdundan koparılmıştır.
Parşömenden sonra kumaşa geçildi. M.S.105 yılında Tsai Lun, bitki kabukları, kenevir, paçavra, pamuk kalıntıları kullanarak kağıdı icat etti. Kağıt, Çin’den kalkıp İpek Yolu ile dünyaya yayıldı. İlk kağıt fabrikası, M.S.794 yılında Bağdat’ta Harun Reşit zamanında kuruldu. Orta Çağ’ın sonunda kağıt üretimi ve ticareti tamamen Avrupalıların eline geçti. Kağıt, Avrupa’da 12.yüzyılda ortaya çıktı, 14.yüzyıla kadar ağaç baskı olan tipografi yöntemi ile kitaplar yaratıldı
İlk matbaalar, Gutenberg ve İbrahim Müteferrika
Genel kabule göre, 1450 yılında Gutenberg tarafından matbaanın bulunuşu, bu icadın müthiş hızla yayılması, kağıdın egemenliğine dayalı kitap özgürlüğünü sonuna kadar ateşledi. Sanayi Devrimi ise, kitabın sınırsız egemenliğini getirdi..
Johann Gensfleish Gutenberg (1394-1469) yılları arasında yaşamış, kitabın ve uygarlığın tarihine ismini yazdırmıştır. Ancak Gutenberg’in matbaacılığı çırağından öğrendiği de ileri sürülmüştür. Çırak Loures Coster’in, 1430 yılında Hollanda Hoorlem’de ilk matbaanın ilkel halini kurduğu bilinir.
Kitaplar tarihi ileriye götürmüşlerdir, kütüphanelerin yakılmasına rağmen, kitapların yasaklanmasına rağmen, yazarların işkence görmesine rağmen, tarihi geriye götürmek isteyen nice kitaplar tarihin çizmesi altında ezildiler. Martin Luther onun için şöyle dedi:
“Her büyük kitap bir devrim, her devrim ise büyük bir kitaptır..”
Avrupa’da basımevlerinin yaygınlaşmaya başladığı yıllar, 2.Mehmet (Fatih) zamanına (1451-1481) yıllarına rastlar. 2.Beyazıt döneminde ise Yahudiler, İstanbul’da ilk matbaayı kurdular. Osmanlı İmparatorluğu 18.yüzyıla kadar içine kapanık yaşadı..
Türkiye’de Padişah 3.Ahmet döneminde, Arap harfleriyle Türkçe kitaplar basan ilk matbaanın kurucusu olarak kabul edilen İbrahim Müteferrika, bir Macar dönmesidir.. Temmuz 1727 tarihli ferman ile matbaa iznini alan İbrahim Müteferrika, Tefsir, Hadis, Fıkıh gibi dini kitapları bastı. 31 Ocak 1729’da din dışı ilk kitabı da bastı. İmam Ebu Nasr İsmail Bin Hammed El Cevheri’nin Vankulu Lugatı’nın 1000 adet basılması bir devrimdi..
Padişahların cehaleti, ulema ve hattat tepkisi 269 yıl matbaayı ülkemize sokmamıştır..
Matbaa konusunda Avrupa ile aramızdaki 269 yıllık fark, geri kalmışlığımızın en önemli sebeplerinden biri, değil midir?..